Giriş
Hayatlarımız günümüzde çok hızlı, insanların çoğu kendileri ve aileleri için maddi desteğin sorunları ile meşgul olur. Dünya üzerindeki her insan maddi olarak daha iyi yaşamak istiyor ailesinin güzel bir ev, güzel bir araba, moda kıyafetleri gibi modern hayatın tüm ziynetlerine sahip olmasını diliyor. İnsanın doğal bir duygusu daha iyi yaşamak, hayatta başarılı olmak. Ama başarılı olmak için ne gerekmektedir?
Başarılı bir işadamı, avukat, doktor olmak için ne gerekmektedir? Bugün, medyada, az çabayla daha fazla para kazanıp, tüm istenenleri elde edilebilmek için bilinç altımızı etkileyen hitapları duyuyoruz. Tüm gazeteler, dergiler, TV reklamları hızlı başarı üzerine hikayeler konu ediniyor. Zor işlere girmeden ve büyük sabır olmadan hayatta başarılı olunacağı empoze ediliyor. Başarının sabır ve azim ile bağlı olmadığını, aslında yanlızca doğru zamanda ve doğru yerde bulunmanın yeterli olduğuna bizi ikna etmek istiyorlar. Ama bu gerçek mi? Belki, birileri tesadüf eseri olarak hayatta başarılı olabilir ve gerçekten doğru zamanda ve doğru yerde bulunup gelecekte büyük kâr veya evrensel tanıma girebilecek bir şey yapmaya başlayabilir.
Anlayışlı, genç bir çocuğun hemen okuldan sonra milyonlarca kazanmaya başladığı hakkında gerçek bir hikaye anlatırlar bize. Birisi tesadüf eseri olarak başarılı olabilir, ama herkesi bize denemeye ve sonuç almaya çağırıyorlar. Öyle mi aslında? Özel eğitimi ve yönetim deneyimi olmadan bankacılığı bilmeden başarılı işadamları olmak mümkün mü? Azim ve sabır olmadan milyonlarca kazanmak mümkün mü? Yine de insanların çoğu bu örneklere inanmıyorlar ve aktarılan örneklere güvenmiyorlar. Akıllı ve anlayışlı insanlar sabır ve azim olmadan başarılı olamadığını anlıyorlar. İnsanlık tarihine baktığımızda, kendi alanında büyük sabır ve azim sayesinde başarılar elde eden ünlü müzisyenlerin, sanatçıların, yazarların yanı sıra başarılı işadamlarının, bankacıların hayatları üzerine birçok örnekler görebiliriz. Olağanüstü yetenek ve aynı zamanda muazzam bir sabır ve azim sayesinde dünya çapında tanınmaya başlayan büyük Rus yazar Leo Tolstoy’un hayatı mükemmel bir örneğidir. Muazzam bir sabır ve azim onun başarısı için ana nedeni olmuştur. Leo Tolstoy'un defalarca edebi eserleri yeniden yazdığını, değişiklik yaptığını ve düzelttiği bilinmektedir. Sadece Anna Karenina'nin 50'den fazla kez düzeltilmiş şekli eşi tarafından yeniden yazılmıştır. Ancak bundan sonra "Anna Karenina" edebi bir başyapıt haline gelmiştir. Sadece düşünelim. 50 kez birkaç bin sayfayı el ile yeniden yazmak için ne kadar zaman lazım? Sürekli yeniden gözden geçirilmek ve metnin mükemmelliğine ulaşmak için ne kadar sabır ve azim lazım! Ünlü ressam Van Gogh'u hatırlayalım; tanınmayan dehanın hayatı, sanata özverili hizmet örneğidir. Yaşamı boyunca Van Gogh 30 frank bir resmini satmayı başarmıştır. Ama çağdaşları tarafından yaptıkları işin tanınmaması, takdir edilmemesi muazzam mali zorlukları, sonsuz sağlık sorunları yaşamasına neden olmuştur. Buna rağmen gayretle resimlerini yapmıştır. İnanılmaz bir azimle, gündoğumuyla başlayarak o yaratmış ve çalışmıştır. Ama güneşin indiğini fark ettiğinde ve kötü gördüğünde, çalışmayı bırakmıştır. Ertesi gün yine doğumundan gün batımına kadar ısrarla ve sabırla tanınmayan başyapıtlarını yaratmıştır. Oysa onun inanılmaz azim ve sabrı o gün ödüllendirilememiştir. Bugün ise Van Gogh tanınan deha, resimleri en yüksek fiyatlara sahiptir. Onun "Ayçiçekleri" resmi 120 milyon dolarlık rekor fiyata açık artırmada satılmıştır. Eğer biz iş dünyasına bakarsak, ünlü isimler Rothschild, Rockefeller, Fords aileleri ve diğer hanedanları büyük sabır ve azim sayesinde finans dünyasında kendi başarısı ve tanıması elde etmişlerdi. Hepsi de kendi iş oluşumu sırasında inanılmaz zorluklarla karşılaşmışlar, ama iş başarısında sarsılmaz inanç sayesinde, inanılmaz sabır ve azim ile finansal Olympus'un üstüne ulaşmışlardır.
Ama bugün sabır ve azim çok nadir rastlanan kaliteli nitelik haline gelmiştir. Bir gazetede şu sözler yazılmıştır:«Dış temsiliyet üzerinden yönlendirilen bir toplumda başarılı olmak çok basittir ... Eğer sırrı bilirse, yeteneklere sahip olursa ya da şans düşerse bunu herkes yapabilir.» Başarılı olmak gerçekten çok kolay mı? Tabii ki, değil! Gerçek başarıya ulaşmak için şans olarak basit bir sır yoktur. Sadece bir doğru yol var, sıkı çalışma ve sabır. O zaman kesinlikle hayatınızda istediğiniz gerçek olacaktır.
SABIR VE AZİM TANIMI
Sabır ve azim nedir? Açıklayıcı sözlükte sabır tanımları şöyledir; katlanmak yeteneği, cesurca ve alçak gönüllülükle dayanmak, bir şey dayanmak, yanı sıra uzun süre, ısrarla, inatla bir şey yapmak yeteneği. Fiil dayanmak koşmak, cesurca durmak ve katlanmak yerine kalmak anlamına da gelir. Sabır ruhun kalitesidir. Ateşli bir umutla ve tevazu ile hareket edebilmek demektir. İnsanı rüzgara karşı durduğu zaman kendi ayakları üzerinde tutan kalitedir. Bir çok kişi sabrın kararsızlık ya da bir zayıflık işareti olduğunu düşünüyor. Ama böyle değil. Bir süre beklemek için irade gücü gerekir, olumlu bir durum beklemeyi sadece cesur adam öğrenebilir. Bir Çin atasözü der ki: «Sabır, öfke bir anda, yüz gün azaplardan kurtaracaktır». Sabır, kişiliğinizi iyileştirir, karakteri güçlendirir, kişinin diğer niteliklerini sanki vernik gibi kaplar. Sabır sayesinde kişi zor durumda neşeli olabilir, hayal kırıklıklarına rağmen sevmeye devam edebilir. Sorunlara ve endişelere rağmen, kendi kontrolünü kaybetmez. Sabır insanın zoru daha kolaya çevirmesini sağlar. Sabır inatla ayakta durmak ve engeller ve zorluklar karşısında umudunu kaybetmemek için bize yardımcı olur. Sebat bir şeyi uygulamak, başka bir şeyi ısrarla aramak anlamına geliyordu. Sebatlı olmak için sıkıca ve kararlı hedefini takip etmek ve zorluklara, aksiliklere rağmen, sürekli çaba göstermek, uygulamak gerekir. Sebat zorluklarla ile karşı karşıya cesurluk tezahürü, azim ve vazgeçmemek arzusu demektir. Doğumdan itibaren bir insan sabır ve azime sahiptir. Ancak, çocuklukta bilinçsizlik içinde bulunur. Yetişkinlik döneminde günlük yaşamda çocuklar daha yaygın çeşitli sorunlar ve endişeler ile karşılaşmaktadır. Bu yüzden kendilerinde sabır ve sebat niteliklerin varlığının farkına varırlar. Ergenlik döneminde çocukların çoğu sabır ve sebatın onlar için yaşamsal sorunların doğru çözümüne yardımcı olabildiğini anlamaya başlarlar. Sonunda büyüyen, her kişinin değişen derecelerde sabrı olur. Bazı insanlar sabırlı ve zorluklara dayanıklı, diğerleri sabırsız ve zayıf iradelidir. Bir kişide bu nitelikler açık bir şekilde ifade edilmiş, diğerlerde o kadar değil. Az sabırlı olan insanlarda genellikle bir iç çatışma ortaya çıkar, iş yerinde ve evde sorunlar onları sürekli kovalar, çünkü onlar bekleyemezler, tahammül edemezler ve tüm endişeler ile başa çıkamazlar. Onlar genelikle ellerini indirirler, onların depresyonları ve kendilerine değersizlik duyguları gelişir. Zora dayanıklı adam ise, tam tersine, zorluklarla karşılaştıklarında ellerini indirmek yerine, pes etmez, onlara karşı durur, sürekli tesir etmeye devam eder. Ancak birçok insan olası zorluklar için hazırlıklı değillerdir. Onlar irade gücünü geliştirmediği için, kolay pes ederler, dış etkiye karşı koymazlar. Birçok insan dış koşullardan böylece olumsuz etkilenirler, özellikle de, aksilikler ve zorluklar tekrarladığı zaman, onlar bile kendine acımayarak yaşamlarını sürdürürler. Herkesi ve her şeyi suçlayarak çevresindeki bütün dünyaya gücenirler. Etrafındaki herkesi suçlayarak onlara uygunsuz hareketler yapmaya başlarlar. Koşulların kurbanı olarak kendilerini görmek istemezler. Bazı durumlarda sabır ve azim yokluğunda kendi içlerindeki kötülüğün gerçek sebebini göremezler. Bu çok nahoş bir durum, hayatta karşılaşılan sorunların ve endişelerin çeşitli etkisi altında bir kişi «canı sıkkın olmaya» başladığı zaman ve sonunda tamamen amorf ve durağan haline gelir. O, hayat ilerlediğini ve bazı durumlarda akıntıya karşı hareket etmek gerektiğini unutarak sadece hayatın akışı ile gitmeye başlarlar. Genellikle hayat zor bir mücadeledir, orada iradesislik ve eylemsizliğin yeri yoktur. Hiçbir zaman hayatın şartlarına karşı durmanın, sabır ve azim göstermenin, zorluklardan geçmenin insan sorunları ile mücadele etmenin güzelliğini anlayamazlar.
Zorluklardan geçmeyen insanın ana değerleri anlayamamasının temel sebebi: başarısızlığın ölümcül olmadığının ve yenilginin sonsuz olmadığının farkına varılmasıdır. Sabır ve azim sahibi olmanın faydalarını anlayanlar, kazanılmış deneyimler sonucunda tüm sorunların ve endişelerin çözüldüğünü ve üstesinden gelindiğini görürler. Böylece, hayatın problemleri ile mücadeleye başlamış, ısrarla ve sabırla bunların üstesinden gelmiş, bağımsız olarak ilk veya daha çok kez başarmış insan dış koşullar üzerinde zafer sevincinin farkına varır. Dünyada, her şeyin sınırlarının olduğu bir yerdir. Bunun için tüm sıkıntılar, kederler, problemler elbette sonsuza kadar süremez. Eğer sonuna kadar sabır ve azim gösterirseniz mutlaka olumlu sonuçlar kazanırsınız.
Kesinlikle, başarısız olup kalkmak ve her şeye yeniden başlamak her zaman kolay değildir. Ama sadece şu anda sabrın ve azmin değeri anlaşılabilir. Sabra ve azime sahip olan insan tekrar ayağa kalkabildiğini ve yeniden başlayabildiğini görebilir. Gerçekten sabırlı ve azimli insan hep ayağa kalkacağını ve yeniden başlayacağını anlar. Ancak sabırla ve ısrarla kalkmayı ve her şeye yeniden başlamayı içten hazır olmayı gerçekten sabırlı ve ısrarlı olarak yapar. Bazen düşündüğümüz aşılmaz zorluklarla karşı karşıyayız. Yaklaşmadığımızı düşünürüz, ve daha da hedeflerine ulaşmadan uzaklaşırız. Ruhi depresyonda bulunduğumuzu ve hiç yeteneğine sahip olmadığınızı hissedebiliriz. Umutsuzluğa ve hatta depresyona düşebiliriz. Biz tamamen zaferimize inanmazsak, biz sabır ve azmin şaşırtıcı iç niteliklerini kullanmayı öğrenemezsek bütün bu olumsuzluklar ortaya çıkar.
GELİŞME KANUNLARI VE SEBEPLERİ
Günümüzde şaşırtıcı farklı dünyada yaşıyoruz. Düzgün gezinmek ve öğrenmek için sadece dünyanın gelişme yasalarını anlamamız gerekir. Dünyada durumların ve olayların tekrarlamasının olduğunu günlük hayatımızdan görürüz. Günden sonra hep gece başlar. Mevsimler aynı sırayla tekrarlanır. Buz her zaman soğuktur ve alev daima yakar vb. Bu yüzden en önemli, düzenli ve kalıcı ilişkileri ve bağımlılıkları, biz yasalar olarak adlandırılabiliriz. Mesela, cisimlerin düşme kanunu, yerçekimi kanunu, düşünme kanunu - yinelenen muhakeme şemalarıdır vb. Böylece tüm bu kanunlar tekrarlayan olayların arasındaki ilişkiyi, gerekli ve önemli bağlantısını kurarlar. Kanunların teorik ve pratik değerini açıktır, onlar çevremizdeki dünyayı anlamanın temelidir. Her gün çeşitli olaylar ve bilgiler ile karşı karşıya geliriz, onlar da kanunlara güveniyorlar. Ancak, bu kanunlar, genelde çok basit ve açık ki biz açıkça oluşturmayız ve hatta bazen fark etmeyiz. Mesela, çocuğa sorarız: neden o ağlıyordu. «Ben düştüm ve şiddetle çarptım» diyor çocuk. Neden bu cevabı yeterli bir açıklama gibi görüyoruz? Çünkü ağır darbenin ağrıya sebep olduğunu biliyoruz, ve çocuk yaralandığı zaman ağladığını biliyoruz. Bu belirli bir psikolojik kanundur. Bu tür kanunlar basit ve herkes bilir, bunun için bunları çok açıkça ifade etmeye gerek yoktur. Buna rağmen bu kanunlar ve çocuğun ağlamasının açıklamaları temel kanunları aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu nedenle, birşey açıklanmak için bilinen kanunu kullanmak lazımdır. Açıklamanın derinliği kanuna uygun olan teorilerin derinliği tarafından tespit edilebilir. Kanunlar gözlenebilen gerçeklerin açıklamalarını sağlarlar, ama aynı zamanda yeni, henüz gözlenemez gerçekleri tahmin aracı olarak hizmet vermektedir. Yeni gerçeğin öngörmesi, açıklaması gibi zaten bilinen kanundan çekilmesidir. Mesela, biz termal genleşme kanununu biliyoruz, metal çubuğun ısıtıldığını biliyoruz. Gerçeği tahmin için bir temel oluşturur, belli sayıda çubuk ölçüyorsak öncesinden daha uzun olacaktır.
Her kanun, sadece belli sayıda gözlem sonlu sayıda dayanmaktadır. Ancak olası vakaların sonsuz sayıda içine uzanır. Bireysel ve sınırlı gerçeklerden başlayarak insan genel evrensel ilkesini tespit edebilir. Bu demek ki, herhangi bir durumda, herhangi bir yerde ve her zamanda bir durum ortaya çıkarsa, diğer durum da ortaya çıkar. Bizim çeşitli yaşamda, farklı durumlara bağlı olarak, bir kanunun eylemleri diğer ile ilgili olarak durdurulabilir veya yavaşlatılabilir. Mesela, alkolü kötüye kullanılanlar alkolikler haline gelmezler, fakat alkol aşırı içen insanların çoğu, er ya da geç, belirli bir biyolojik kanuna göre fiziksel bağımlılık ortaya çıkar, diğer ahlaki kanunlara göre, birçok insanlar içme durdururlar. Neden? Alkolün zararlı kullanımını anlayarak, birçok insanlar daha güçlü bir ahlak kanunun etkisi – aşk yoluyla metabolik hastalıkların tamamen biyolojik kanunun eylemi üstesinden gelirler ve durdururlar. Sevdikleri ve kendisi için votkadan ortaya çıkan zarar anlayarak içki içen insan aşk nedeniyle biyolojik kanunun eylemi sonlandırır.
Hemen tüm ifadeler, kanunlar dahil olmak üzere, bizim endüktif genelleme sonuçlarıdır. Bu anlamda indüksiyon bilgimizin temelidir. Kendisi tarafından gerçeği garanti edilmez, ancak varsayımları yol açar: deneyim ile bunları birbirine bağlar ve daha çok ya da daha az yüksek derecede olasılığı sağlar. Deneyim insan bilgisinin temeli ve kaynağıdır. İndüksiyon, deneyimde kavramış olduğu ve genelleme ve sistemleştirilme için zorunlu bir araç olarak olduğu tüm kullanır. Tabii bizim düşüncelerimizi tüm doğru ve eksiksiz değildir. Mesela, alüminyum katı cisim olduğu düşünüp taşınarak ve demir, çinko, nikel, kurşun gibi diğer metalleri incelemek devam edip, tüm metaller katı cisim olduğu sonucuna varmıştır. Ama bu sonuç yanlıştır, çünkü civa metallardan biri sıvıdır. Aceleci genelleme, yani yeterli sebepler olmadan genelleme – indüktif akıl yürütmede sık karşılaşılan bir hatadır.
Akıl yürütmede indüksiyon hariç tümdengelim kullanırlar. Tümdengelim akıl yürütmenin özel bir durumudur. Tümdengelim akıl yürütmesinde mantıksal bir gereklilik ile sonuç kabul edilen öncüllerden çıkar. Doğru öncüllerden her zaman gerçek bir sonuca yol açtığı akıl yürütmenin ayırt edici özelliğidir. Mesela, bu akıl yürütmeler tümdengelim dahil ederler: «Yağmur yağarsa , zemin ıslak olur; yağmur yağıyor, bu nedenle zemin ıslaktır. Gün gelirse, güneş parlar; güneş parlamıyor, demek ki gün gelmez.» Tüm tümdengelim akıl yürütmelerinde öncülün gerçeği sonucun gerçeğini garanti eder. Tümdengelim başarının % 100 garantisi verir, hem de, belki, gerçek bir sonucun yüksek bir olasılığını sağlar. Gerçek öncüllerinden başlayarak ve doğru düşünerek, biz mutlaka her durumlarda gerçek bilgileri elde ederiz.
Tüm bilgiler inanç veya deneyim tarafından kabul edilen hükümlerin bulgularına dayanmaktadır. İlk durumda konuşma yoluyla elde edilir, ikinci durumda bizim duyularımız yoluyla elde edilir, bir durumda biz bir türün hatalarına düşebiliriz, diğer durumda başka bir türün hatalarına düşebiliriz. İşte tümdengelim yöntemlerin bilginin elde edilmesi birinci yöntem halinde, endüktif yöntemleri ikinci yöntem halinde bizi hatalardan korumak için ana amacıdır.
Sık sık tümdengelim ne kadar kısaltılmış ki, ve biz onun hakkında sadece tahmin edebiliriz. Gerekli tüm unsurları ve bunların ilişkileri tam onun şekilinde geri yüklemek kolay değildir. Sherlock Holmes’in örneği bu yaklaşımı iyi gösterilmektedir. «Eski alışkanlık nedeniyle, – Sherlock Holmes fark etmiş, - aklımda akıl yürütmelerin zinciri çok hızlı ortaya çıkar, hatta ara öncülleri fark etmeden sonuca geldim. Ancak onlar olmuşlar, bu öncüller». Tümdengelim akıl yürütmesi yapmak hiçbir bırakmayarak veya azaltmayarak oldukça zahmetlidir. Bulgularının tüm önkoşulları gösteren insan sıkıcı bir pedant izlenimi yaratıyor. Ve aynı zamanda bu sonucun geçerliliği bir şüphe olduğunda akıl yürütmenin başlangıcına dönmek ve daha eksiksiz bir biçimde onu yeniden oluşturmak gerekir. Bunu olmadan hatayı keşfetmek zor hatta imkansızdır.
İlginç bir şekilde, Sherlock Holmes bu yararlı kuralı asla takip etmemişti. Mesela, emekli deniz çavuşu olan postacı olduğu akıl yürütmeyi nasıl açıklanmıştı: «Benim bunu tahmin ettiğimi açıklamaktan anlamak daha kolay oldu. İki artı iki dört ettiğini ispat etmeniz gerektiğini düşünün, - zor, değil mi, ama buna inanırsınız. Bile sokağın karşısında onun kolunda büyük mavi çapa demiri dövmesini fark ettim. Hemen deniz kokusu ortaya çıkmış. Onun askeri duruşu var ve askeri pantolon giyer. Bu nedenle, önümüzde bir denizcidir. Haysiyet ile, belki de, kibirli görünüyor. Onun yüksek başını tuttuğunu ve bir sopa salladığını gibi fark etmeliydiniz, ve sakın gibi görünen orta yaşlı bir adam, bu tüm işaretler ile onun çavuş olduğunu öğrendim.» Hiç açık, mantıksal tümdengelim burada yok, özellikle hatta tüm genel onaylar atlanmıştır. Konan Doyle tarafından icat edilen Sherlock Holmes karakteri çok popüler hale geldi, birçok insan böyle düşünmek için öğrenmek istediler. Örneğin, bu konuda bile şakalar vardı, seyrekler geldi. İlginç olaylara kadar ulaşmış, mesela, bile bu konuda fıkralar ortaya çıkmışlar. Roma’da Konan Doyle bir arabacı almış, ve o demiş: «Sayın Doyle, Konstantinopolis’e ve Milan’a yolculuğunuzdan sonra selamlıyorum!» - «Nereden geldiğimi nasıl öğrendin?» Konan Doyle Sherlock Holmes’in gözlemi şaşırmış. «Çantanızı üzerinde etiketten öğrendim», – arabacı kurnazca gülümseyerek demiş. Aynı zamanda başka bir çok kısa ve basit tümdengelimdir.
SABIR VE AZİM ELDE ETMEK İÇİN
ÜÇ MAKUL ADIM
Ama sabırlı ve ısrarlı olmak için bize ne yardımcı olur? Biz günlük hayatımızda bu nitelikleri kullanmak için nasıl öğrenebiliriz? Hayatımız, bizim zaten belirtildiğimiz gibi, sadece akışı ile hareketi içermez, fakat çoğu zaman akıntıya karşı harekettir. Bizim başarılı hayatımız sandığımız gibi doğru yöne taşımak yeteneğidir. Hayatımızın yönünü ve amacını seçmezsek, Montel dediği gibi, hiçbir rüzgar sizin için uygun değildir. Bunun için, sabırlı ve ısrarlı olmak yetenek için ilk adım makul ve ulaşılabilir hedeflerin belirlenmesidir. Lütfen unutmayınız, hedefimiz makul ve ulaşılabilir olmalıdır. Makul bir hedef nedir – hayatta başarıya katkı sağlayan ve başarılı bir hayat engellenmiş sorunların ve endişelerin belli bir parçasını çözebileceği hedeftir. Ulaşılabilir hedefi – kısa sürede çözülebilecek ve genelde, aslında mevcut olan ve anlaşılan bir hedeftir. Bizim hedeflerimiz makul ve ulaşılabilir olması çok önemlidir, çünkü, aksi takdirde, doğada bulunmayan hayali hedeflerin ulaşması olacaktır. Bizim ileride hareketimiz aslında olmayacak, bunun yerine çölde gezgin ile hikaye benzer olan başka bir hareket olacaktır. O, uzun bir zaman çölde geçmiş, dili damağı kurumuş, ve aniden, çok su bulunduğu bir vaha görmüş, ve o çok yakınmış. Gezgin hala gitmiş, fakat vahaya ulaşamamış, çünkü sadece bir serap olmuş. Bu yüzden, amaçlarımız ileride bir serap haline gelmemek için onlar makul ve ulaşılabilir olmalıdır. Bizim hedeflerimiz açıkça tanımlanmış olduğunu çok önemlidir. Açıkça tanımlanmış hedefler öncelikli bizim için açıkça ve kesin olarak olması gerekir. Eğeri biz bunları içimizde hissedemezsek, ve uzayda ve zamanda göremezsek, o zaman gelecekte bizim için de hayali bir hedeflerin veya yel değirmenleri ile mücadelenin haline gelebilir. Yel değirmenleri ile mücadele Cervantes'in "Don Kişot" ünlü romanında açıklanmıştır. Açıkça tanımlanmış hedefler, kesinlikle, ne elde etmek istediğimizi anlamak için izin verirler. Eğer biz bir yere kaçarsak, ve nereye kaçarız hiç fikrimiz yokken, biz sadece kaçıyoruz, çünkü herkes kaçar, hiçbir yere yol açan bir koşu olacaktır. Bu sadece iyi bir fiziksel yükleri ve egzersiz olacak, ama bu fiziksel yükleri ve egzersiz sonucunda, herhangi bir amaca ulaşamayız. Bu yüzden, bizim mesafemiz ve yolumuz görmemiz gerekiyor, bu değerler her iyi koşucu gibi konsantre etmek, onun güçlerini yaymak ve, belki, birinci olarak bitiş çizgisine kadar gelmek için koşulları oluşturmak sağlar. Bu durumda anlamak önemlidir: tüm kaçarlar, ama sadece bir insan ödülü alır. Başlangıçta makul, gerçekçi ve açık hedefleri koyan insan, muhteşem bir ödül - mutlu ve başarılı bir hayatı elde edecektir.
Leo Tolstoy büyük rus yazarın hayatı bizim için çok öğreticidir. Leo Tolskoy hayatı boyunca sürekli kendisine belirli hedefleri belirlemiş, bu hedefler her zaman makul ulaşılabilir ve açık olmuşlar. Hayatın başlangıcında global hedefi belirleyerek, tüm güçler ile her şeyin geliştirilmesi teşvik ederek, o sonsuza kadar ona sadık kalmıştı. Onun bütün hayatı bu global hedefi gerçekleştirmek arzusu tabi olmuştur. Leo Tolskoy hayatının değişik dönemlerinde kısa sürede ulaşmaya çalıştığını ara, özel hedefleri belirlemiş. Bu yüzden, 23 yaşındayken gelecek 2 yıl içinde aşağıdaki görevleri belirlemiş:
1. Üniversitede final sınavı için gerekli olan yasal bilimleri kursunun öğrenimi.
2. Pratik ve bazı teorik tıp öğrenmek.
3. Aşağıdaki dilleri öğrenmek: fransızca, rusça, almanca, ingilizce,italyanca ve latince.
4. Teorik ve pratik tarım öğrenmek.
5. Tarih, coğrafya ve istatistik öğrenmek.
6. Matematik, jimnastik kursu öğrenmek.
7. Bir tez yazmak.
8.Müzik ve resim mükemmelliğin ortalama derecesi elde etmek.
9. Kurallar yazmak.
10. Doğa bilimlerinin bazı bilgileri almak.
11. Benim öğreneceğim tüm kurslardan eserleri yazmak.
İki yıl için onun hedeflerinin 11 maddesi vardı. Dikkat ediniz, mesela, 1 maddede sınavı geçmek için özel gerekli hedef belirlemiş, 3 maddede dil öğrenmesi, o ikinci dil rusça yazmış! Rus edebiyatının gelecekteki klasik yazarı rus dilinin daha derin bir öğrenmesinin gerekliliğini anlamış. 8 maddede de ortalama derecesi şeklinde tanımlanmış hedefin netliği vardır. Leo Tolstoy periyodik olarak makul ve ulaşılabilir hedefleri belirlemiş, sonra ulaşmış ve yeni bir hedefleri belirlemiş, bu nedenle o büyük yazar, kendi zamanının bir dehasının haline gelebilmiştir.
Her gün değişen dünyada bugün yaşadığımız için, her şey sürekli hareket halinde bulunur, bunun için bunu anlamak ve gelişme dinamikleri doğrultusunda ilgili ayarlamaları tanıtmak çok önemlidir. Bilimsel ve teknolojik ilerleme, televizyon geliştirme, internet, uzay teknolojisi – tüm bunu, kesinlikle, bizim hayatımızın her döneminde bazı değişiklikler katkıda bulunur. Nereye gittiğimizi ve bir şey değiştirmemiz için gerekli olup olmadığını kendimize sorarak zaman zaman kendi hayatın pozisyonlarını gözden etmek gerekir. Aslında dün bizim için ne gerçek ve önemli olduğunu bugün bilimsel ve teknik ilerlemenin değişiklikleri ile ilgili eski haline gelebilir veya bizim için gerekli olmayabilir. Sadece moda ilgi olmamak için ve insanların kolay değişen ihtiyaçları ile ebedi hakikatleri ve hayatın anlamı karıştırmamak için, bu konuda, tabii ki, sağduyu gerekir. Bizim zor hayatımızda, ciddiyetsizlikten ve yanlışlıktan gerçeği ve ezeli ayırt etmek öğrenmemiz gerekir.
Bu şekilde, neyi ve neden istediğimiz anlamak ve aynı zamanda dünyada önemin gelişiminin dinamiği göz önüne bulundurmak çok önemlidir. Her aşamada bizim ilerlemenin bir sonucu olarak hedefin belirsizliği veya anlama yoksunluğunu açıkça anlamaya başlıyorsak, hedeflerimizin formülasyonuna değişiklikler girmemiz gerekir, ve bunu hemen yapmak zorundayız. Bizim hedeflerimizin formülasyonuna sırasında farklı düzeltmeleri tanıtmayacaksak, en sevilen hedefin yörüngesi değiştirilebilir ve sonuçta istediğimize ulaşamayız. Başka bir deyişle, geçici faktörlerin sonucunda bu hedefe ulaşmayız.
Bizim için anlaşılması çok önemlidir, eğer nihai hedefi görürsek, daha az olasılıkla biz ondan geri adım atarız. Yani, zaman içinde hedeflerimizin doğruluğu ve netliği kötüleştirebilir veya hatta kaybolabilir, ve biz nihai hedefini unutarız veya anlayamayız. Bu nedenle her zaman bizim nihai hedefimizi açıkça görmek çok önemlidir.
Hedeflerimizi belirledikten sonra sonraki adım, bunlara nasıl ulaşacağını analizdir. Hayatımızda, pazara bir gezi veya evin inşası olup olmadığını, büyük ya da küçük, herhangi bir iş alırken, her şeyi doğru saymamız gerekir. Mesela, yeni bir ev inşa edilirken başlangıçta, biz istediğimiz evin ne türü, ne ölçüleri, ne kadar gerekli inşaat malzemeleri ve para gerekeceğine karar vermek zorundayız. Ve sadece kesin bir hesaplama sonrasında, artılarını ve eksilerini tartıp evin inşasına doğrudan geçebilirsiniz. Hatta biz pazara gittiğimizde, ne satın alacağımız, kaç ürünleri ve ne kadar para bize gerekeceğini planlarız. Bizim için bu ilkeye uyarınca hayatımızda sebep ve sonuç arasındaki ilişkiyi anlamak çok önemlidir. Sebep ve sonuç arasındaki ilişki çok önemlidir.
Sebep kavramı –bizim nadir akıl yürütmelerimizde kulladığımız bu kavramlardan birisidir. Ve bu tesadüf değildir.
Olayların bilgisi – öncelikle sebeplerini ve gelişimini bilgisidir. Nedensellik olayların arasında belli bir iç bağlantıdır, ve her zaman birbiri ardına olan bağlantıdır. Sebep – hayata farklı fenomen getiren fenomendir. Sebebin sonucu – sonuçtur. Eski zamanlarda, yıkılacak olan binanın duvarları arasında sağlam bir demir çubuğu yerleştirilmiş ve altında yangın seyreltilmişti. Isıtılması yoluyla demir çubuğu uzatılmış, duvarları birbirinden ayrılıp yıkılmıştı. Isıtma bu sebeptir, demir çubuğun uzatması – sonuçtur. Yaşamak ve çalışmak için engelleyen şiddetli baş ağrısı çeken bir hasta örnek gibi alalım. Tecrübesiz bir doktor, hastalığın sebebinin beynin damarları olduğunu belirleyebilir, kafa da aynı zamanda hastalığın bir sonucudur. Böylece tecrübesiz bir doktor baş ağrısının sebebi ve sonucu olarak kafanın hastalığını belirler. Bu olur, ama çok nadiren. Çoğu durumda, beyindeki damarları baş ağrısının sebebi olmaz, tecrübeli doktor bunu anlar. Bunun için, baş ağrısı başka organının, (mesela, karaciğerin veya omurganın) hastalığının sonucu olarak belirler. Böylece, kafa baş ağrısının sebebi olmaz. Karaciğerin ya da omurganın hastalığı – sebeptir, baş ağrısı – sonuçtur. Baş ve beyin damarları sağlıklıdır, ve hastalığın ne sebebi ne de sonuçu değillerdir. Nedensel ilişki için ne tipiktir? Öncelikle, sebep her zaman sonuçtan önce gelir. Önce demir ısıtır ve sonra genişletmeye başlar. Önce karaciğer ya da omurga acıyor, sonra baş acı verir.
Bizim durumumuzda, sebep ve sonuç ilişkisini anlamak önemlidir. Bilinen bir atasözü vardır: «En iyi için umuyorsun, ama en kötü için hazırlıyorsun». Ama aslında biri için hazırlamak ve diğeri için ummak mümkün değildir. Sen ne için hazırlarsın, o için umarsın – işte böyle durum kabul edilebilir. Hayatımızda, biz daha iyi değiştirmek istersek, böyle bir değişiklik mümkün olduğuna inanmalıyız. Başarılı insanları anlarlar, eğer onlar bir şey elde etmek istiyorlarsa, mümkün olan her şeyi yapmalıdırlar.
Ama bunu nasıl yapmalıyız? Bir baş ağrısı durumunda biz bu ağrıdan kurtulmak istiyoruz ama hatalı olarak kafa tedavi ederiz. Biz hastalığın sebebi ve sonucu ağrının olduğuna inanırız, doğal olarak, böylece biz acı kurtulmayız ve hedefimize ulaşmayız. Hastalığın doğru sebebini bulursak ve hastalığın sebebi olarak karaciğer veya omurgayı tedavi edersek, baş ağrısı kurtulmak amacına ulaşacağız.
Eğer sebebin yoğunluğu veya güçü değiştirirse, uygun olarak sonucun yoğunluğu da değiştirir, nedensel bir bağlantı için bu tipiktir. Karaciğerin ya da omurganın hastalığı zor ise, daha fazla baş acıyor. Nedensel ilişki nesnel karakteri taşır. Sebepler ve sonuçlar dış dünyada var olur ve onların hakkında insanların düşüncesine bağlı değildir. Nedensellik, son olarak, geneldir. Açıklanamayan olayları olmaz ve olamaz. Dünyada her şeyi sadece belirli sebeplerden bir sonucu olarak ortaya çıkar. Tüm doğal olayların gerçek açıklamaları gerektiren nedensellik yasasıdır.
Bizim sorumuzda hayatta başarıya ulaşmak için engel olan doğru sebepleri anlamak ve dolayısıyla hayattaki başarısızlıkların çözünürlüğü gerekir. Başarısızlıkları kendi kendine başarısız bir yaşamın sebebi değildirler, onlar sadece sonuçudurlar. Birçok durumda sebepler içimizde ortaya çıkarlar, hayatın hedeflerinin, iradeli bir karakterin ve benzerinin olmaması ifadesini bulur. Hayatta başarısızlık sebebi olarak başarısızlıkla mücadele olmamalıyız, o sonradan bu biçimde tekrarlamamak için sadece başarısızlığın sebebini anlamak gerekir. Hayatta başarısızlıkların nesnel olarak varolduğunu ve bize bağlı olmadığını anlamak gerekir. Herhangi bir insanın hayatındaki başarısızlıkların sayısı farklı olabilir, her şey için onun zamanı ve fırsatı vardır. İlk önce bugün, hayatta istenilen başarı elde etmek için yapmak gerektiğini açıkça anlamak ve düşünmek gerekir, ve kesinlikle bu konuda kararlılığımızı tutmaya yardımcı olacaktır.
Bizim hayatımızde, eylemlerimizde nedensel ilişkinin öz analizinin bir türüdür. Hayatta analiz olmadan, eylemlerin sebebinin ve sonucunun açık anlayışı olmadan hiçbir başarıya ulaşamaz. Her durumda, hayatımızda herhangi bir başarısızlığa uğradığımızda, doğru analiz, zamanında gerekli değişiklikleri yapmak için yardımcı olacaktır.
Hayatımızda geçmiş olayların içgözlemi çok önemlidir. Biz periyodik olarak tüm eylemlerimizi hatırlarsak ve geçmişten ana ve ikincil belirlersek, ya da hayatımızın tüm olayları değerlendirmek öğrenirsek, böyle içgözlemi hataları tekrarlamayı sağlamaz. Bu nedenle, başarısızlıklar ortaya çıkarken, olumlu bir şekilde onları görmeğe çalışınız, ve geçmişte benzer bir olayı hatırlamak ve iyi analiz etmek önemlidir. Benzer başarısızlıklar ve problemler hayatınızda ortaya çıkmışlarsa ve bunları üstesinden gelmişseniz, bu olay zaten sizi olumlu özelleştirebilir. Her durumda, geçmiş ve yeni ortaya çıkan durumların değerlendirmesi ve analizi bize bir şeyleri öğrenmek ve bunlardan bazı dersleri çıkarmak için fırsat verir. Durumun analizi edip, biz kendimize eylemlerin objektif bir değerlendirmesi verebiliriz, belki biz haklı değildik, bunun için, en kısa sürede bu hatayı düzeltmek ve karakterin zayıflığını aşmak gerekir. Ortaya çıkmış durumun analizi edip, eylemlerin alternatif senaryoları yapmak gerekir. Bu pozisyon, aniden tekrar ortaya çıkabilir benzer durumlar için hazırlıklı olmak sağlayacaktır.
Birçok kişi zamanları harcarlar ve hâlâ olmadığını ve asla olamayacağını olayları hakkında endişelenirler. İnsanların çoğu, geçmiş yaşamlarını hatırlayıp, geçmişte onları çevrelemiş sorunların ve üzüntünün çoğu gelecekte asla gerçekleşmediğine çok şaşırabilirler. Tüm endişeleri boşuna olmuşlar. Bunun için geçmiş olayların içgözlemi, gelecekte başarısızlıkları karşılamak için hazırlamamız gerekir, gelecekle ilgili aşırı endişe için değildir. Şu anda hayatta geçmiş hakkında pişmanlık ve gelecek hakkında heyecan için yer yoktur, belirli bir problem durumunda sadece iyice hazırlanmış eylem planı için yer vardır. Arkasında ne olduğunu uzun zaman hatırlamak veya ileride ne olacağını düşünmek yerine, önümüzde olduğunu gerçeği odaklanmalıdır. Ortaya çıkan durum önünde şüphede asla kalmaz, her zaman toplanır olmalı ve sorunu çözmek için hazırlı olmalıdır. Aynı zamanda hayatta zor bir durum halinde, iç hazır haricinde, şu anda ne düşündüğümüz ve ne yaptığımız sadece bu konuda odaklanmak gerekir.
«Salıncaklı koltuk» yöntemi periyodik uygulamak çok faydalıdır. Zaten hayatını yaşamış olduğunu düşünün ve şimdi salıncaklı koltukta oturup nasıl yaşadığını ve neler başarıldığını hatırlıyorsun. Sen ne hatırladın? Hoşuna gitti mi? Senin övündüğünü bir şey var mıydı? Kim olmak istiyorsun? Bu yöntem hayatının içgözlemi temelinde uzun süreli hedefleri belirlenmek sağlar.
Hayatının analizinde diğer insanlarla konuşması ve iletişimi önemli bir rol oynar. Her kişinin hayatının belli bir döneminde hayatının üzerine farklı bir açıdan bakışı çok önemlidir. Bu yüzden, tecrübeli ve akıllı insanlarla konuşarak ve danışarak biz doğru davranmaya ve yaşamda hataları yapmamaya öğrenebilirsiniz. Tabii ki, yanlış bir tavsiye almak, veya konuşmalar içinde kalmak ve muhatabın problemleri ile karşılaştırıldığında yetersiz olarak durumunu değerlendirmek tehlikesi vardır. Burada dikkatın belirli bir türü lazımdır. Analiz yapmak ve sizin için kabul edildiğini veya edilmediğini belirlemek gerektirmektedir. Her durumda, başka insanlar ile danışarak her zaman biz doğal olarak, daha çok bilgi ve deneyim kazanırız ve sonuçta başarıya daha yaklaşırız.
Azim ve sabır ile ilgili üçüncü önemli yönü sürekli hareket etmek ihtiyacıdır. Hâlâ okuldan biliyoruz, hareket hayattır. Bu dünyada her şey sürekli hareket halinde düzenlenmiş ve hareket çok yönlüdür. Gezegenlerin, meselâ, Dünyamız’ın hareketine bakalım. Kendi ekseni etrafında dönmesinden başka güneşin etrafında kendi yörüngesinde hareket eder, böylece güneş sistemi birlikte belirli bir yol ile döner. Sonra Dünya bütün Galaksimizin ile beraber hareket eder, ve nihayet, gezegenimiz Evrenin evrensel genişlemenin yasasına uygun ile belirli bir yönde hareket eder. Hareketin hızı değişik yönlerde farklı olduğunu ayrıca unutmayalım, dünya ile durumunda hız saniyede 8 ile 240 kilometre arasında değişmektedir. Böylece, doğada her şeyin hareket ettiğini ve çok yönlü hareketin bir özelliğinin olduğunu görüyoruz, yani, hareketler farklı hızlarda ve değişik yönlerde eşzamanlı olarak meydana gelirler. Bu yüzden, insan çevredeki dünyanın en güzel tekliğine ve ortaya çıkan durumların çeşitliliğine uygun olarak hareket etmek zorundadır. Ama bu hareketler aynı zamanda farklı yoğunluk ve güç ile değişik yönlerde çok yönlü olması gerekirler. Mesela, insan büyüdükçe okula gitmelidir, tercihan tüm konularda ayak uydurmak zorundadır, yani değişik yönlerde düşünmek ve hareket etmek zorundadır. Ayrıca kelimenin tam anlamıyla hareket etmek ve fiziksel egzersiz yapmak zorundadır, müzik, sanat ve bilim alanlarında "hareket edebilir" ve geliştirebilir. Boylece, akıllı ve kültürlü bir adam olmak için farklı yoğunluk ve güç ile birçok yönde çok yönlü bir hareketi gerekir. Daha sonra hayatı boyunca insanın ileriye çok yönlü bir hareketinin hayati bir ehemmiyeti vardır. Sadece tek yönde hareketi insana zararlı olabilir. Her yönde hareket etmek ve gelişmek öğrenmesi – büyük bir sanattır. Sadece profesyonellikte gelişip ve «hareket edip» biz iş yerinde başarılı olabiliriz. İnsanlarla iletişim sanatında gelişmez ve «hareket etmez», zanaat ustası olarak biz işi kaybedebiliriz. Hayatımız o kadar çeşitlidir, ve bazen modern adamlar tüm kucaklamak, daha iyi anlamak ve kullanmak için göze alamazlar.
Böylece, daima hareket etmesi üçüncü yönümüz – modern yaşamda özellikle uygundur. Bazen hareketler zararlı olabildiğini anlamak önemlidir. Öyle bir hareket sadece hava sallamasını olabilir. Aynı zamanda çok güçlü bir ritim ve yük insanı yorabilir ve insan sonunda hareketi durdurabilir. Ezop’un kaplumbağa ve tavşan hakkında bilinen bir masalı buna iyi bir kanıtıdır. Tavşandan kaplumbağa daha yavaş olduğunu gerçeğine rağmen yarışı kazanmış. Neden? Çünkü kaplumbağa azim ve sakinlik ile karakterizedir. O vazgeçmez ve uygun bir hızı seçmişti, ve finiş çizgisini geçtiğine kadar bunu azaltmamış. Bu örnek yabancı dil öğrenmesi için iyi bir göstergesidir. İnsanların çoğu için, 6 ay ya da bir yıl boyunca yabancı dil mükemmel öğrenmek imkansız olduğunu bugün belirgin hale gelmiştir. Sadece birkaç yıl, hatta on yıllar boyunca yorulmadan çalışarak onu iyi öğrenebilir. Birisi, 8-10 saat çalışarak hızlı dil öğreneceğini diyebilir, ama yakında o zayıflatabilir ve yorabilir, bu yüzden çalışmayı durdurabilir. Diğeri her gün, daima, 1-2 saat boyunca iyileştirerek ve geliştirerek ders çalışabilir. Böyle bir kişi düzgün güçlerini ve yeteneklerini değerlendirip bazı aksiliklere rağmen geri çekilmez, sürekli sabır ve azim ile yabancı dil çalışmaya devam edecek, ve sonunda, kesinlikle, mükemmel öğrenecektir. Eğitimli, tutarlı bir adam sürekli ileride hareket ettiği zaman, açıkça hedefini görür ve bu durum ona hedefine uğraşmak yardımcı olur.
DOĞRU AMAÇLARIN SEÇİMİ
Sabır ve azim - karakterinin mükemmel nitelikleridir, bunu biliyoruz. Ama hayatında düzgün şekilde kullanmak ve doğru hedefleri belirlenmek yeteneği çok önemlidir.
Ama doğru amaç bu nedir? Bizim için doğru bu nedir? Olasılıkla, bunu anlamak için çok kolay değil, ama mümkündür. Hayatımız bugün çok karmaşık ve zor, bunun için bazen insanlar hayatında doğru hedeflerini bulamazlar. Hayatında doğru amaç ile ve insan hayatının temel anlamı arasında doğrudan bir hat olduğunu herkes bilir. İnsanlar, mesela: ünlü müzisyen, ressam, sanatçı, ya da iyi doktor, avukat, mühendis olmak için hayatlarında büyük başarı elde etmesini istiyorlar. Yaşamın temel amacı doğrultusunda onlar uygun bir eğitim almak ve daha fazla bilgi edinmek için doğru hedefleri belirleyeceklerdir. Eğer biz, kesinlikle zengin bir adam olmak için amacı belirlersek, üniversiteden mezun olduktan sonra, hemen herhangi bir ücretli işi almaya çalışırız. Ama biz üniversitede öğretilen olduğu tüm unutabiliriz, çünkü öğrenmek için kimse yoktur. Biz hayatın temel anlamını tartışmayız, çünkü bu çok geniş bir konudur, ancak her durumda, aslında hayatın anlamını insanın ana hedefine karşılık gelir.
Böylece, doğru hedef kavramı altında, başarılı bir hayata götüren hedefe gerçekleştirebiliriz. Ancak doğru hedefleri belirlendiği zaman, sabır ve azim gibi nitelikleri ihtiyaç olacaktır.
Yaşamda doğru hedeflerin seçiminde bize ne yardımcı olabilir?
Biz mantığın yasalarına dayalı bir nedensellik ilişkisi anlayışına geri gidebiliriz. Gözlemleyerek nedensel ilişkileri tanımlayabildiğimizi düşünmek alışırız. Ancak, sebebi akıl yürütmelerin temelinde belirlenebiliriz. Mantık içinde böyle akıl yürütmelerin belirli teknikleri geliştirdi. Onlar ilkeleri ya da indüksiyon kanunları tarafından adlandırılmaktadır. İndüksiyon tüm ilkeleri nedensel bir bağlantının özelliklerinin dikkate dayalıdır. Her olgu bir sebebi vardır, bu yüzden her zaman sebebi aramak için mantıklıdır. Aradığımız sebebinin fenomeni başlangıcından önce meydana gelen fenomen sadece sebebi olabilir. Sebep olduğu kabul edilen bir fenomen sonrasında, her zaman sonucu gelmelidir. Sebebin yokluğunda, sonucu yeri almayacaktır. Sebep içinde bir değişiklik sonuç içinde değişikliklerine yol açar. Nedensel ilişkileri tanımlamak için beş ilkeler vardır.
İlk ilke – tek benzerliğin ilkesidir. Eğer bir koşul incelenmiş fenomenin sürekli önce gelirse, ama diğer koşullar değişirken, bu koşul fenomenin nedenidir. Tek benzerliğin ilkesinin uygulanması bir örneğe bakalım. Doktorlar, tifüs çeşitli davaları izlerken, her durumda kişinin üzerinde parazit olan böceklerin bir ısırığı genel olduğunu sonuca geldiler. Çoğu durumda bu vücut biti vardı. Böyle bir açıklamaya gelmek için, her şeyden önce gözlenen durumlarda tesadüf kurmak için gerekli olmuş. Sonra daimi olmayan tesadüfün varsayımları ortadan kaldırarak bu benzerliğin tekliğini belirlenmek gerekir. Ne birçok durumda meydana gelen soğuk, ne de diğer hastalarla iletişim veya nefes verme havasının soluması, hastalığın sabit bir faktör olduğunu kanıt değildir. Çünkü hastaneyi bu böceklerden tamamen kurtulmuştur ve tifüs yeni hastalıkları tespit edilmemiştir. Burada fenomenin sebebi - tifüs hastalığıdır. Soğuk, diğer insanlarla iletişim, enfekte olmuş böceklerin ısırığı gibi önceki koşullar sebebi olabilirler. Her durumda, bu koşullardan biri tekrarlanır - böcek ısırığıdır.
İndüksiyon bütün ilkelerden tek farkı ilkesi en güvenilir ve önemlidir. İncelenen fenomen ortaya çıkarken bir koşul yer alır, bu fenomen yokken, ama her şey aynı kalır, o zaman bu koşul fenomenin sebebidir. Mesela, iyi gübrelenmiş tarlada buğday bol bol büyüdü. Yakındaki aynı bir tarlada gübreler uygulanmamış ve tohumlar kötü geliştirilmiştir. Bu tarlaların tek farkı bitkilerin iyi büyümesi için sebepi olan gübredir. Daha karmaşık bir durumu ele alalım. "Williams" armut çeşidi yetiştirildiği bir bahçe bol bol çiçek açmış, ama iklim şartları uygun olmasına rağmen meyveleri vermemiş. Soru ortaya çıktı, neden. " Favori" armut birkaç çeşitleri yakın büyüdüğü "Williams Bu yüzden, verimli "Williams" yanındaki "favori" bulunması "- nedensel bir ilişkidir. Bu sonuç doğru idi. Sonraki çalışmalarda bir gerçeği ortaya çıkardılar, diğer çeşitlerin çiçeklerinin tozlaşmasından sonra "Williams" armut çeşidi meyve vermişti.
Yukarıda tartışılan iki ilkenin kullanımına dayalı olan aşağıdaki ilke (tek benzerliği ve tek farklılığı) yeni ilke verir - benzerliğin ve farklılığın birleşiği ilkesidir. Bu fenomen meydana geldiği zaman sadece bir durumda benzer olan iki veya daha fazla olgu varsa, sonra da bu fenomen meydana gelmediği zaman iki veya daha fazla olgu bu fenomen eksik olduğu gerçeği ile farklıdır. Bu durum fenomenin sebebidir.
Ayrıca aşağıdaki ilkeye uygulayabilir - ilgili değişikliklerin ilkesidir. Eğer bir fenomenin değişikliği ile diğeri de değişirse, ve diğer koşullar değişmeden kalırsa, bu fenomenler arasında nedensel bir ilişki vardır.
Ve son ilke – artıkların ilkesidir. Eğer karmaşık sebep karmaşık sonucu üretirse,ve sebebin bir parçasından sonucun belli bir parçası ortaya çıkarsa, o zaman sebebin geri kalan kısmı sonucun geri kalan kısmını üretir. Mesela, kimyasal olarak tanımlanmış maddelerin bir dozu tartılır. Maddenin parçalarının ağırlığından dozun toplam ağırlığı daha büyük olduğunu ortaya çıktı. Aşırı ağırlık safsızlıkların varlığını gösterir. Böylece bir kimyasal element lityum açılmıştı.
Tabii ki, bu ilkeler tüm fenomenlerin sebeplerini bulması için yüzde yüz garantisi vermez. çünkü, bunlar doğru olsa bile, sonuç bir varsayım ve hipotezdir. Daha fazla gerekçe gerekir. İndüksiyon ilkeleri anlamlı olarak olayların özünü basitleştirmektedir. Her tel, tamamen diğer tuşlardan bağımsız olarak faaliyet eden bir tuşuna uygun olduğu kuyruklu piyano gibidir.
Bu yüzden, doğru hedefi seçerek, sabır ve sebat kullanmaya unutmadan hayatta başarı elde edeceğimizi umut edebiliriz. Eğer hedeflerinizin doğruluğuna eminseniz ve hayatta mutluluğu elde etmek için sabırlı ve ısrarlı olursanız, başarıdan şüphe etmeyiniz.
SABIR VE AZİM – HAYATTA BAŞARI İÇİN
GEREKLİ BİR KOŞULDUR.
Ne kadar sıklıkla kalabalık dünyada yaşayarak bizim hayatımızda zor ve bazen tehlikeli durumlar ortaya çıkarlar, çünkü sabır gösteremeyiz ve bekleyemeyiz. Sabır gibi kaliteli nadir bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. Arabayla giderken özellikle bunu fark edilebiliriz. Araç sürücülerinin giderek artan sayısı hızını aşarlar. Başkaları mesafeyi tutmazlar, ve hız sınırını aşmayan arabalara çok yakın sürerler. Diğerleri sürekli yol şeritleri değiştirirler, çünkü tüm sollamak isterler. Araba sürerken, birçok sürücüler genellikle sabırsız, yol vermek istemezler, bunun için hoşgörüsüzlüğün ve uzlaşmazlığın genel ruhu etrafında yaymaya başlar. Hatta iyi bir ruh halinde araba sürerseniz, tüm sürücülerin sabırsızlığının genel aurası, diğeri sollamak arzusu, yaklaşan bir araba kaçırmaması bazı vakalarda tehlikeli durumlar yaratır, sık sık hatta ölümcül kazalara yol açar. Bugün bile, pek çok insan evde bulunup güvenliği hissetmezler. Sık sık aile üyeleri öfke başıboş verebilirler ve yakınları ile fiziksel olarak cezalandırırlar. Sabır ve uysallık hatta evde nadir hale gelmiştir.
Neden insanlar bugün çok sabırsız? Öncelikli olarak, çünkü duygularını geri tutamazlar, sabır ve tevazu göstereceği yerine, insanlar kızgın ve tahriş olurlar, ve sonunda şiddetli bir öfkeye girerler. İnsanlar duyguları ve hisleri kontrol edemezler. Duyguların kontrolsüzlüğü – insanın kötü özelliklerinden biridir. İncilde, kendilerini kontrol öğrenmek için birçok iyi tavsiyeler var («Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır»). Bilge Kral Süleyman pervasız, hatalı düşünme ve sabırsızlık, huysuz davranışı arasındaki ilişki açıklanmıştır: «Kibirliden sabırlı daha iyidir. Çabuk öfkelenme, çünkü öfke akılsızların kalbinde yuva yapar». Tepki göstermeden önce tam iyice durumu düşünmek için zaman alırsak, biz, büyük olasılıkla, daha zekice, daha hoşgörülü oluruz ve diğerlerine karşı büyük bir sabır gösteririz. Bunun aksine, kibirli, benmerkezci ruhu bizi sınırlı, sabırsız ve kötü niyetli, hayatı memnun olmayan, her zaman mırın kırın eden insan olmak için motive edebilir.
Her yerde artan sabır yetersizliği için başka bir nedeni var – hayatın çok yüksek hızı ve toplumun ahlaki temellerinin düşmesi dolayısıyla, suçların sayısının artışıdır. Bugün, büyük şehirlerde yaşayan insanlar için sabırlı olmak daha zordur. Bunun için insanlar tedirgindir, onların çeşitli depresyonları ve psikozları ortaya çıkarlar. Ama hayatta başarılı ve mutlu olmak için çağdaş adamın sabır ve azim göstermesi gerekir. Neden sabır ve azim değerli nitelikleridir? İnsanlar inanılmaz derecede karmaşık bir duruma geldiğinizde sabır önemini anlarlar. İnsanlar düşman tarafından yakalandığında, cezaevi, veya bir toplama kampı içine girdiğinde kendi deneyimiyle sabır önemini ve gerekliliğini anlarlar. Bu korkunç koşullarda, sabır ve azim hayatta kalmaya, iyi bir fiziksel şekli kalmaya, aynı zamanda, aklın varlığını sürdürmeye, bu insanlık dışı koşullarda hayatın tadını çıkarmaya yardım eder. John Milton İngiliz şairi daha üç yüzyıl önce bu sözleri yazmıştı: «Kim sadece duruyor ve bekliyor, o da hizmet veriyor». 50 yaşında kör olduğu zaman bu sonuç yapmıştı. Sabırla acı çekerek ve hizmet etmek için geçerli olanakları arayarak Tanrıya ibadet olabildiğini fark etmişti. O kör olur olmaz, hayatında sabır ve azim ne kadar önemli olduğunu fark etmişti.
Sabır birçok faydalar getirebilir. Sabır karakteri güçlendirir ve aceleci, aptal eylemleri caydırır. Zor ve gergin durumlara çok hızlı tepki ederek bu ölümcül hatalar aramızda kim yapmamıştı? Belki, biz kötü bir kelime söyledik ya da kabaca davrandık. Küçük bir olay yorucu bir savaşa haline getirilebilir. Biz sevgili ve yakın kişi ile yaşam ve ölüm için mücadele edebiliriz.
Birçok öfke nöbetlerinden, engellenme ve ağrıdan sonra, belki, üzüntüyle düşündük: «Keşke ben biraz daha sabırlı olsaydım.....» Sabır sıkıntı her türlü bizi koruyabilir. Sadece bu kalite sayesinde hayatımızda büyük dünya, istikrar ve kanaat keyif ederiz.
Buna ek olarak, sabır - rahatlatıcı güvenen kalbın anahtarıdır. Bunu sayesinde fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığımız daha iyi olur. Şaha kalkmış, azgın öfke ağır duygusal ve fiziksel hastalığa ve ölüme yol açabilir. Sabırlı isek, diğerleri, özellikle aile üyeleri ve yakın akrabaları ile biz daha olumlu iletişebiliriz. O zaman saygılı ve yardımsever olacağız, ama sinirli ve kritik değildir. Başkalar da, bizimle daha kolay ve keyifli sohbet edecekler. Gerçekten, sabırlı kalarak, biz bol ödülü alabiliriz. Kelimelerle kısıtlama veya aşırı telaş eksikliği ile ortaya çıkan birçok kaza ve zorlukları kaçınırız.
SABIR HAKKINDA
ÜNLÜ İNSANLARIN İFADELERİ
Sabır sayesinde herhangi bir sıkıntı fethedebilir.
Virgil Publius
***
Eğer biz bunu düzeltemezsek
sabırla daha kolay katlanırız.
Horace
***
Mutluluk nerede, tabii ki güç ve sabır içinde.
Publius Syrus
***
Tüm ağrının ilacı – sabırdır.
Publius Syrus
***
Sabırlı olmadan hiç kimse akıllı olmaz.
Bilinmeyen yazar.
***
Sıcak giysiler soğuktan nasıl koruyor, böyle gibi dinginlik kızgınlıktan koruyor. Sabır ve içiniz rahatı çoğal, ne kadar acı olan kızgınlık seni etkilenmez.
Leonardo da Vinci
***
Bazen kederin iğnesi göğsüne vurursa, oğlum, bu günlerde sabır unutma.
Nizami
***
Övgü hak eden insanı hariç sabır ile hakaretleri hiç kimse dinlemez
Genç Pliny
***
Büyücü kadının sabrı, su bir inci dönüşer.
Cami
***
Sabırlı insan ağaçların yapraklarından ipeği
ve gül taç yapraklarından balı yapabilir.
Alisher Novai
***
Herhangi bir engel azim sayesinde üstesinden gelir.
Leonardo da Vinci
***
Damla sık sık düşerek taşı yenebilir.
Giordano Bruno
***
Beklemek bilen adam. O büyük cesaret ve sabır sahip olmalıdır. Hiç bir zaman acele etme ve heyecanlanma. Kendini kontrol etmeyi öğrenmelisin, o zaman başkalarını hakim olacaksın. Olumlu bir fırsata uzun zaman gitmek zorundadır. Sen makul geciktirirken gelecekteki şanslar büyüyorlar, gizli projelerini olgunlaşıyorlar. Herkül’ün gürzünden koltuk değneği ile daha uzak gidebilirsin. Tanrı bir sopa değil, keder ile cezalandırır. Akıllıca demişler: «Senin zamanın olursa - herhangi bir düşmanı yenersin.». Şans en iyi hediyeler ödüllendiriyor.
Baltasar Gracian – ve –Morales
***
Dünyada ulaşılamaz birkaç şeyler var, daha fazla azimimiz varsa, herhangi bir amaç için bir yol bulabiliriz.
La Rochefoucauld
***
Azim dünyanın tüm tepesinin üstüne ulaşabilir.
Charles Dickens
***
Cesur kalpler... hem felaketler zamanlarında sabırlı olmalı, hem de refah zamanında sevinçli olmalıdırlar.
Cervantes
***
Büyük ruhun sırrı azim kelimesinde bulunur. Cesaret için azim – manivela için tekerlek aynı, bu sürekli yenileme dayanak noktasıdır.
Victor Hugo
***
Kim sabır sahiptir, her şeyi elde edebilir.
Francois Rabelais
***
Güçten veya tutkudan sabır ve zaman daha çok verir.
Jean de La Fontaine
***
Sabır her ağaç üzerinde büyümez.
Thomas Fuller
***
Ağaç düşüp düşmez ya hepsi zaten baltaları tutmağa başlarlar.
Thomas Fuller
***
Tanrım, şahidim, bu hayatta zor zamanlar var, sabır - en azından, iyi yaşamak için tek yoldur.
Philip Chesterfield
***
Sabır, iş kişi için çok gerekli, çünkü insanların çoğu için sizinle bir anlaşma yapmaktan kalbe kalbi konuşmak daha birçok önemlidir.
Philip Chesterfield
***
Sabırlı insan istediğini her şeyi elde edebilir.
Benjamin Franklin
***
Sabır acıdır, ama meyvasi tatlıdır.
Jean-Jacques Rousseau
***
Sabır sayesinde güçten daha çok elde edebiliriz.
Edmund Burke
***
Deha işi başlatabilir, ama sadece sabırlı çalışma yoluyla bu işi tamamlamalı.
Horace Mann
***
Tembellik olmadan çalışan, yorulmadan başarılı olan, akıllıca konuşa insan mutlaka zengin olacaktır.
Abay
***
Hedefe ulaşmak ve kendi görevi sadık olmak için kişinin karaktarinde aklın itidalı ve vicdan saflığını koruyabilmiş kalıcılığı, kararlılık, güçlü bir irade olmalıdır.
Abay
***
Bilirim ki sabır temelin temelidir, zayıf korkutuyor ve düşmanları ürkütüyor.
Ilyas Esenberlin
***
Zorlukların üstesinden kim gelebilir? Zayıflatmaz, vazgeçmez, ölmez. Herhalde biliyordu ki sabırsızlık – düşman. Sadece dayanım bizim korumamız ve arkadaşımız.
Ilyas Esenberlin
***
Sabır umut sanatıdır.
Luc de Clapier Vauvenargues
***
Sabır, seçilmiş insanları, altın gibi fırın içinde yedi kez saflaştırılır.
Fedor Karpov
ATASÖZLERİNDEKİ SABIR ANLAYIŞI
Dilek için sabır var.
Asker sabret – yüzbaşı olacaksın.
Sabreden derviş muradına ermiş.
Sabır yavaş yavaş kendisini olacaktır.
Aşksız ve sabırsız dünyada yaşayamaz.
Her iş sabır ile aşılabilir.
Biri sabırsız çok bekler, diğeri sabırlı az bekler.
Zaman ve sabırdan daha güçlü hiçbir şey yoktur.
Sabır – çiçektir, her bahçede yetişmez.
Sabır kurtuluş getirir.
Bir saat sabretmek, bir yüzyıl yaşamak aynıdır.
Sabır çanağı doludur.
Onur değerli bir taşıdır, sabır - altındır.
Annenin sabrının sınırı yoktur.
Sabır mutluluğun anahtarıdır.
Sabır başarının temelidir.
Sabır acıdır, ama meyvası tatlıdır.
Sabırlı seyahatsever koşucunun koştuğu yere ulaşacaktır.
Çorba aceleci yakar, sabırlı hedefine ulaşır.
Sabırlı bile demiri kırar.
Sabır akıllının çitidir.
Sabırlı adam zengindir.
Sabır en büyük zenginliktir.
Sabır zaferin kampıdır.
Sadece birkaç insan gerçek sabırı sahiptir.
Sabır bütün yaşam için hazinedir.
Sabır olmadan fakir bir adam yağı olmadan bir lamba gibidir.
Zafer tatlılığı sabır acısını siler.
Kim sabreder, o şanslıdır.
Sabır sonu altındır.
Az sabretmezsen, büyük fikirleri kırılırsın.
Aceleci için - ön ayak, sabırlı için – arka ayaktır.
Sabırsız insan iki kez, sabırlı insan bir kez yapar.
Sabırda altın saklanır.
Sabırla koruk helva olur.
Hayatta insanın üç şeye ihtiyacı var: sabır, tatlı dil ve gizli tutmak için yeteneği.
Sabırın sonu selâmettir.
Çalışkan ve sabırlı fare tahtayı kemirir.
Bütün kırılmış sabır olmadan yapılmış.
Sabırla koruktan helvayı beklersin, sabır olmadan ayaklarına sakinlik vermezsin.
Sabır hayatın kaderidir, çünkü arkadaşlardan daha çok düşmanlar var.
Çabuk sinirlenme – saçmalık, sabır – akıldır.
Acelecilik ruhu doldurmuş, sabır ise dağıya tırmanmış.
Sabır bütün yaşam için hazinedir.
SABIR İÇİN İNCİL’İN GÖRÜNÜMÜ
İncil sabıra büyük önemi verir. Yunanca tercüme edilen «sabretmek» fiili gerçekten «kalmak» veya «durmak» anlamına gelir. Bu kelime İncil'de 17 kez belirtirmektedir. Yunan ismi çevrilmiş «sabır» 30'dan fazla kez belirtirmektedir. Sabır, hem itaatkârlık hem de coşkulu bir umut ile tüm sabredebilen ruh halini anlamına gelir. Bu nitelik, rüzgara karşı durduğu zaman ayakları üzerinde adamı tutar. Bir insanın en zor deneyi hoşa dönüştürebilen erdemdir, çünkü ağrı nedeniyle hedefi görür. Engeller, rahatsızlıklar veya denemelerin karşısında umut kaybetmediği zaman sabır cesur, kararlı ve sabırlı dayanıklılığı gösterir. Böylece, İncil diyor, sabır engellerin ve güçlüklerin karşısında bize umudunuzu kaybetmemek ve inatla durmak yardım eder. Bu zamanda acı ardından yattığını yani gökte ve yeryüzünde sonsuz yaşam hediyesi, hedefi veya ödülü görür.
Sabırı edinirken Tanrı'ya ibadet eden insanların avantajı vardır. Tanrı'nın kulları zorlukları dayanmak için Ondan yardım isteyebilirler, ve çoğu durumda Tanrı yardımcı olur. İncil’de İov ile meydana gelen bir durum anlatılmaktadır.
O eşyalarını çoğunu kaybedip ekonomik zorluklar yaşamıştı. İov’nın aniden tüm on çocuklarının kasırga tarafından öldürüldüğü zaman kayıp acısını hissetmişti. O çok acı verici ve ciddi bir hastalık hayatta kalmıştı. Onun karısı Tanrı'dan uzak çevirmek zorunda kalmıştı. Yakın yoldaşları ona zararlı, kötü ve yanlış sözleri söylemişlerdi. Ama bununla birlikte bütünlüğünü koruyarak İov inatla dayanmıştı. İov bütün bu davaları nasıl sabredebilmişti? Onun dayanımlarından birisi ümit olmuş. «Bir ağacın umudu var, - demiş, - ve onu kesilir ise, tekrar hayata geçecek, ve onun dallarının sonuna ermezdir.» (İov 14:7). İov onun hissettiği ağrı arkasında olduğunu görmüş, ama onun davaları sonsuza dek sürmeyeceğini biliyordu. En büyük – onun ölümüne kadar katlanmak zorunda kalmıştı. İov, Tanrı’nın sevgisi nedeniyle ölümünden sonra ölülerden yeniden canlandırabildiğini ve hayata geri getireceğini biliyordu.
İncil aynı zamanda İsa Mesih'in hayatının örneği sabır göstermektedir. İsa hem günahkarlar gelen düşmanlığı hem de talebelerin arasında ortaya çıkan sorunları onların tekrarlanan anlaşmazlıklar dahil olmak üzere katlanmış. Dahası, rakipsiz bir inanç deneyi ile araya gelmişti. O haç dayanmıştı. Onu çivilendiği zaman ağrı nedeniyle fiziksel ve zihinsel acısı ve küfür suçundan idam edildiğinde utancı hayal etmek bile zordur. İsa sonuna kadar katlanmak ne yardımcı olmuş? İlk önce namazlar ve dualar. İsa, Tanrı'nın mükemmel oğlu yardım istemeye utanmamış. Güçlü ağlama ve gözyaşları ile dua etmişti. Özellikle son deneyi yaklaşırken, güç hakkında sık sık ve çok tutkuyla dua etmek gerektiğini sanmıştı. İsa'nın duaları yanıt olarak, Tanrı deneyi kaldırmamış, ancak katlanması için İsa'yı güçlendirmiştir. İkinci olarak, İsa, tüm katlanabilirdi, çünkü Tanrı yeniden canlandırdıktan sonra onun işkenceleri için sevinci görmüş.
İncil sabır hakkında gerçekçi bir görünüm kazanmak yardımcı olur. Sabrın yolu – zor yoldur. Biz bir deney zor tahammül edersek, bile İsa'nın zor olduğunu teselli edebiliriz. Tanrı ona kalbini açmak sunmaktadır, çünkü İncil’in kelimesinde tüm inananlar için aşırı güçü sağlayacağına söz vermiştir. Deneyi beklemek gerçekçi değil. Biz her zaman sevinçli, neşeli olacağız. Biz gözyaşları ile bile, ama sabredenlerle kalmamızı önemlidir. İncil diyor ki, Tanrı'nın hiçbir kulu onun sabır dürüstlüğü kanıtlamak için ihtiyacından serbest bırakılmamıştı. Değişmez bir sabırla beklemektedir. Tanrı için sevgi tahammül etmek yardımcı olur. Tanrı'nın sevgisi için acımız yoksa, bizim sabrımız sayılmaz. Günümüzün son derece kritik zamanında Tanrı için sevgi tahammül etmek yardımcı olur. Tanrı yarışta ayakta tutmak için bize normalden daha fazla güç verir. Sabır, İncil diyor, Tanrı'nın kutsal ruhunun meyvesidir. Kutsal Ruh serbestçe bize etkileyecekse, bizim sabrımız ortaya çıkacağına umarız. İncil günümüzde sabırsızlığın temel nedenini anlamak için bize yardımcı olur. 3 bölümdeki Timoteos 2 haberinde zor zamanlarda yaşayan neslimizi açıklanmıştır: «Şunu bil, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar....» Bu açgözlü ve bencil ruhu birçok insanın kalplerini ve zihinlerini bozar. Sabır artan eksikliği için bir başka nedeni, İncil diyor, Tanrı'dan ayrılık bir sonucu olan dünyanın umutsuz durumudur. Tanrı bilmeyen birçok kişiler hayatlarında sınırlı ve karamsar görünüm sahiptir. Bunun için, onların zamanı gelene kadar mevcut bulunan tüm eğlenceleri yaşamaya ve kendisi için mümkün olan tüm faydalarını almaya çalışırlar. Şeylerin bu kötü ve bencil sistemi, onun Tanrısı, Şeytandır, ve bizim düşmüş bedenin günahkâr eğilimleri tüm bile samimi insanlar için sabırlı olmak engeller.
İncilde sabır mükemmel bir örnekleri vardır. Tanrı’ya sonsuz sabır sayısız milyonlarca insanlar için sonsuz yaşama almasını sağlar. Tanrı ve İsa Mesih'in örneği hakkında düşünme bize daha fazla sabırlı olmayı yardımcı olur.
Süleyman'ın Özdeyişlerin kitabı
Bölüm 1
1. Davut oğlu İsrail Kralı Süleyman'ın özdeyişleri,
2. Bu özdeyişler, bilgeliğe ve terbiyeye ulaşmak, akıllıca sözleri anlamak,
3. Başarıya götüren terbiyeyi edinip doğru, haklı ve adil olanı yapmak,
4. Saf kişiyi ihtiyatlı, genç adamı bilgili ve sağgörülü kılmak içindir.
5. Özdeyişlerle benzetmeleri, bilgelerin sözleriyle bilmecelerini anlamak için
6. Bilge kişi dinlesin ve kavrayışını artırsın, akıllı kişi yaşam hüneri kazansın.
7. RAB korkusudur bilginin temeli. Ahmaklarsa bilgeliği ve terbiyeyi küçümser.
8. Oğlum, babanın uyarılarına kulak ver, annenin öğrettiklerinden ayrılma.
9. Çünkü bunlar başın için sevimli bir çelenk, boynun için gerdanlık olacaktır.
10. Oğlum, seni ayartmaya çalışan günahkârlara teslim olma.
11. Şöyle diyebilirler: “Bizimle gel, adam öldürmek için pusuya yatalım, zevk uğruna masum kişileri tuzağa düşürelim.
12. Onları ölüler diyarı gibi diri diri, ölüm çukuruna inenler gibi bütünüyle yutalım.
13. Bir sürü değerli mal ele geçirir, evlerimizi ganimetle doldururuz.
14. Gel, sen de bize katıl, tek bir kesemiz olacak.”
15. Oğlum, böyleleriyle gitme, onların tuttuğu yoldan uzak dur.
16. Çünkü ayakları kötülüğe koşar, çekinmeden kan dökerler.
17. Kuşların gözü önünde ağ sermek boşunadır.
18. Başkasına pusu kuran kendi kurduğu pusuya düşer. Yalnız kendi canıdır tuzağa düşürdüğü.
19. Haksız kazanca düşkün olanların sonu böyledir. Bu düşkünlük onları canlarından eder.
20. Bilgelik dışarıda yüksek sesle haykırıyor, meydanlarda sesleniyor.
21. Kalabalık sokak başlarında bağırıyor, kentin giriş kapılarında sözlerini duyuruyor:
22. “Ey budalalar, budalalığı ne zamana dek seveceksiniz? Alaycılar ne zamana dek alay etmekten zevk alacak? Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek?
23. Uyardığımda yola gelin, o zaman size yüreğimi açar, sözlerimi anlamanıza yardım ederim.
24. Ama sizi çağırdığım zaman beni reddettiniz. Elimi uzattım, umursayan olmadı.
25. Duymazlıktan geldiniz bütün öğütlerimi, uyarılarımı duymak istemediniz.
26. Bu yüzden ben de felaketinize sevineceğim. belaya uğradığınızda, bela üzerinize bir fırtına gibi geldiğinde, bir kasırga gibi geldiğinde felaketiniz,
27. Sıkıntıya, kaygıya düştüğünüzde, sizinle alay edeceğim.
28. O zaman beni çağıracaksınız, ama yanıtlamayacağım. Var gücünüzle arayacaksınız beni, ama bulamayacaksınız.
29. Çünkü bilgiden nefret ettiniz. RAB'den korkmayı reddettiniz.
30. Öğütlerimi istemediniz, uyarılarımın tümünü küçümsediniz.
31. Bu nedenle tuttuğunuz yolun meyvesini yiyeceksiniz, kendi düzenbazlığınıza doyacaksınız.
32. Bön adamlar dönekliklerinin kurbanı olacak. Akılsızlar kaygısızlıklarının içinde yok olup gidecek.
33. Ama beni dinleyen güvenlik içinde yaşayacak, kötülükten korkmayacak, huzur bulacak.”
Bölüm 2
1.Oğlum, bilgeliğe kulak verip yürekten akla yönelerek
2. Sözlerimi kabul eder, buyruklarımı aklında tutarsan,
3. Evet, aklı çağırır, ona gönülden seslenirsen,
4. Gümüş ararcasına onu ararsan, onu ararsan define arar gibi,
5. RAB korkusunu anlar ve Tanrı'yı yakından tanırsın.
6. Çünkü bilgeliğin kaynağı RAB'dir. O'nun ağzından bilgi ve anlayış çıkar.
7. Doğru kişileri başarıya ulaştırır, kalkanıdır dürüst yaşayanların.
8. Adil olanların adımlarını korur, sadık kullarının yolunu gözetir.
9. O zaman anlarsın her iyi yolu, neyin doğru, haklı ve adil olduğunu.
10. Çünkü yüreğin bilgelikle dolacak, zevk alacaksın bilgiden.
11. Sağgörü sana bekçilik edecek ve akıl seni koruyacak.
12. Bunlar seni kötü yoldan, ahlaksızın sözlerinden kurtaracak.
13. Onlar ki karanlık yollarda yürümek için doğru yoldan ayrılırlar.
14. Kötülük yapmaktan hoşlanır, zevk alırlar kötülüğün aşırısından.
15. Yolları dolambaçlı, yaşayışları çarpıktır.
16. Bilgelik, gençken evlendiği eşini terk eden, Tanrı'nın önünde içtiği andı unutan ahlaksız kadından,
17. Sözleriyle yaltaklanan vefasız kadından seni kurtaracak.
18. O kadının evi insanı ölüme, yolları ölülere götürür.
19. Ona gidenlerden hiçbiri geri dönmez, yaşam yollarına erişmez.
20. Bu nedenle sen iyilerin yolunda yürü, doğruların izinden git.
21. Çünkü ülkede yaşayacak olan doğrulardır, dürüst kişilerdir orada kalacak olan.
22. Kötüler ülkeden sürülecek, hainler sökülüp atılacak.
Bölüm 3
1. Oğlum, unutma öğrettiklerimi, aklında tut buyruklarımı.
2. Çünkü bunlar ömrünü uzatacak, yaşam yıllarını, esenliğini artıracaktır.
3. Sevgiyi, sadakati hiç yanından ayırma, bağla onları boynuna, yaz yüreğinin levhasına.
4. Böylece Tanrı'nın ve insanların gözünde beğeni ve saygınlık kazanacaksın.
5. RAB'be güven bütün yüreğinle, kendi aklına bel bağlama.
6. Yaptığın her işte RAB'bi an, o senin yolunu düze çıkarır.
7. Kendini bilge biri olarak görme, RAB'den kork, kötülükten uzak dur.
8. Böylece bedenin sağlık ve ferahlık bulur.
9. Servetinle ve ürününün turfandasıyla RAB'bi onurlandır.
10. O zaman ambarların tıka basa dolar, teknelerin yeni şarapla dolup taşar.
11. Oğlum, RAB'bin terbiye edişini hafife alma, O'nun azarlamasından usanma.
12. Çünkü RAB, oğlundan hoşnut bir baba gibi, sevdiğini azarlar.
13. Bilgeliğe erişene, aklı bulana ne mutlu!
14. Gümüş kazanmaktansa onu kazanmak daha iyidir. Onun yararı altından daha çoktur.
15. Daha değerlidir mücevherden, dileyeceğin hiçbir şey onunla kıyaslanamaz.
16. Sağ elinde uzun ömür, sol elinde zenginlik ve onur vardır.
17. Yolları sevinç yollarıdır, evet, bütün yolları esenliğe çıkarır.
18. Bilgelik yaşam ağacıdır ona sarılanlara, ne mutlu ona sımsıkı tutunanlara!
19. RAB dünyanın temelini bilgelikle attı, gökleri akıllıca yerleştirdi.
20. Bilgisiyle enginler yarıldı, bulutlar suyunu verdi.
21. Oğlum, sağlam öğüde, sağgörüye tutun. Sakın gözünü ayırma onlardan.
22. Onlar sana yaşam verecek ve boynuna güzel bir süs olacak.
23. O zaman güvenlik içinde yol alırsın, sendelemeden.
24. Korkusuzca yatar, tatlı tatlı uyursun.
25. Beklenmedik felaketten, ya da kötülerin uğradığı yıkımdan korkma.
26. Çünkü senin güvencen RAB'dir, tuzağa düşmekten seni O koruyacaktır.
27. Elinden geldikçe, İyiliğe hakkı olanlardan iyiliği esirgeme.
28. Elinde varken komşuna, “Bugün git, yarın gel, o zaman veririm” deme.
29. Sana güvenerek yanında yaşayan komşuna kötülük tasarlama.
30. Sana kötülük etmemiş biriyle yok yere çekişme.
31. Zorba kişiye imrenme, Onun yollarından hiçbirini seçme.
32. Çünkü RAB sapkınlardan tiksinir, ama doğruların candan dostudur.
33. RAB kötülerin evini lanetler, doğruların oturduğu yeriyse kutsar.
34. RAB alaycılarla alay eder, ama alçakgönüllülere lütfeder.
35. Bilge kişiler onuru miras alacak, akılsızlara yalnız utanç kalacak.
Bölüm 4
1.Çocuklarım, babanızın uyarılarına kulak verin. Dikkat edin ki anlayışlı olasınız.
2. Çünkü size iyi ders veriyorum, ayrılmayın öğrettiğimden.
3. Ben bir çocukken babamın evinde, annemin körpecik tek yavrusuyken,
4. Babam bana şunu öğretti: ‘Söylediklerime yürekten sarıl, buyruklarımı yerine getir ki yaşayasın.
5. Bilgeliği ve aklı sahiplen, söylediklerimi unutma, onlardan sapma.
6. Bilgelikten ayrılma, o seni korur. Sev onu, seni gözetir.
7. Bilgeliğe ilk adım onu sahiplenmektir. Bütün servetine mal olsa da akla sahip çık.
8. Onu el üstünde tut, o da seni yüceltecek, Ona sarılırsan seni onurlandıracak.
9. Başına zarif bir çelenk, görkemli bir taç giydirecektir’.
10. Dinle oğlum, sözlerimi benimse ki, uzasın ömrün.
11. Seni bilgelik yolunda eğitir, doğru yollara yöneltirim.
12. Ayakların takılmadan yürür, sürçmeden koşarsın.
13. Aldığın terbiyeye sarıl, bırakma, onu uygula, çünkü odur yaşamın.
14. Kötülerin yoluna ayak basma, yürüme alçakların yolunda,
15. O yoldan sakın, yakınından bile geçme, yönünü değiştirip geç.
16. Çünkü kötülük etmedikçe uyuyamaz onlar, uykuları kaçar saptırmadıkça birilerini.
17. Yedikleri ekmek kötülük, içtikleri şarap zorbalık ürünüdür.
18. Oysa doğruların yolu şafak ışığı gibidir, giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir.
19. Kötülerin yoluysa zifiri karanlık gibidir, neden tökezlediklerini bilmezler.
20. Oğlum, sözlerime dikkat et, dediklerime kulak ver.
21. Aklından çıkmasın bunlar, onları yüreğinde sakla.
22. Çünkü onları bulan için yaşam, bedeni için şifadır bunlar.
23. Her şeyden önce de yüreğini koru, çünkü yaşam ondan kaynaklanır.
24. Yalan çıkmasın ağzından, uzak tut dudaklarını sapık sözlerden.
25. Gözlerin hep ileriye baksın, dosdoğru önüne!
26. Gideceğin yolu düzle, O zaman bütün işlerin sağlam olur.
27. Sapma sağa sola, ayağını kötülükten uzak tut.
Bölüm 5
1. Oğlum, bilgeliğime dikkat et, akıllıca sözlerime kulak ver.
2. Böylelikle her zaman sağgörülü olur, dudaklarınla bilgiyi korursun.
3. Zina eden kadının bal damlar dudaklarından, ağzı daha yumuşaktır zeytinyağından.
4.Ama sonu pelinotu kadar acı,
5. İki ağızlı kılıç kadar keskindir. Ayakları ölüme gider, adımları ölüler diyarına ulaşır.
6. Yaşama giden yolu hiç düşünmez, yolları dolaşıktır, ama farkında değil.
7. Oğlum, şimdi beni dinle, ağzımdan çıkan sözlerden ayrılma.
8. Öyle kadınlardan uzak dur, yaklaşma evinin kapısına.
9. Yoksa onurunu başkalarına, yıllarını bir gaddara kaptırırsın.
10. Varını yoğunu yer bitirir yabancılar, emeğin başka birinin evini bayındır kılar.
11. Ah çekip inlersin ömrünün son günlerinde, etin, bedenin tükendiğinde.
12. “Eğitilmekten neden bu kadar nefret ettim, yüreğim uyarıları neden önemsemedi?” dersin.
13. “Öğretmenlerimin sözünü dinlemedim, beni eğitenlere kulak vermedim.
14. Halkın ve topluluğun arasında tam bir yıkımın eşiğine gelmişim.”
15. Suyu kendi sarnıcından, kendi kuyunun kaynağından iç.
16. Pınarların sokakları, akarsuların meydanları mı sulamalı?
17. Yalnız senin olsun onlar, paylaşma yabancılarla.
18. Çeşmen bereketli olsun ve gençken evlendiğin karınla mutlu ol.
19. Sevimli bir geyik, zarif bir ceylan gibi, hep seni doyursun memeleri. Aşkıyla sürekli coş.
20. Oğlum, neden ahlaksız bir kadınla coşasın, neden başka birinin karısını koynuna alasın?
21. RAB insanın tuttuğu yolu gözler, attığı her adımı denetler.
22. Kötü kişiyi kendi suçları ele verecek, günahının kemendi kıskıvrak bağlayacak onu.
23. Aşırı ahmaklığı onu yoldan çıkaracak, terbiyeyi umursamadığı için ölecek.
Bölüm 6
1. Oğlum, eğer birine kefil oldunsa, onun borcunu yüklendinse,
2. Düştünse tuzağa kendi sözlerinle, ağzının sözleriyle yakalandınsa,
3. O kişinin eline düştün demektir. Oğlum, şunu yap ve kendini kurtar: Git, yere kapan onun önünde, ona yalvar yakar.
4. Gözlerine uyku girmesin, ağırlaşmasın göz kapakların.
5. Avcının elinden ceylan gibi, kuşbazın elinden kuş gibi kurtar kendini.
6. Ey tembel kişi, git, karıncalara bak, onların yaşamından bilgelik öğren.
7. Başkanları, önderleri ya da yöneticileri olmadığı halde,
8. Yazın erzaklarını biriktirirler, yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde.
9. Ne zamana dek yatacaksın, ey tembel kişi? Ne zaman kalkacaksın uykundan?
10. “Biraz kestireyim, biraz uyuklayayım, ellerimi kavuşturup şöyle bir uyuyayım” demeye kalmadan,
11. Yokluk bir haydut gibi, yoksulluk bir akıncı gibi gelir üzerine.
12. Ağzında yalanla dolaşan kişi, soysuz ve fesatçıdır.
13. Göz kırpar, bir sürü ayak oyunu, el kol hareketleri yapar,
14. Ahlaksız yüreğinde kötülük tasarlar, çekişmeler yaratır durmadan.
15. Bu yüzden ansızın yıkıma uğrayacak, birdenbire çaresizce yok olacak.
16. RAB'bin nefret ettiği altı şey, iğrendiği yedi şey vardır:
17. Gururlu gözler, yalancı dil, suçsuz kanı döken eller,
18. Düzenbaz yürek, kötülüğe seğirten ayaklar,
19. Yalan soluyan yalancı tanık ve kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.
20. Oğlum, babanın buyruklarına uy, annenin öğrettiklerinden ayrılma.
21. Bunlar sürekli yüreğinin bağı olsun, tak onları boynuna.
22. Yolunda sana rehber olacak, seni koruyacaklar yattığın zaman;
söyleşecekler seninle uyandığında.
23.Bu buyruklar sana çıra, öğretilenler ışıktır. Eğitici uyarılar yaşam yolunu gösterir.
24.Seni kötü kadından, başka birinin karısının yaltaklanan dilinden
koruyacak olan bunlardır.
25.Böyle kadınların güzelliği seni ayartmasın, bakışları seni tutsak etmesin.
26.Çünkü fahişe yüzünden insan bir lokma ekmeğe muhtaç kalır, başkasının karısıyla yatmak da kişinin canına mal olur.
27. İnsan koynuna ateş alır da, giysisi yanmaz mı?
28. Korlar üzerinde yürür de, ayakları kavrulmaz mı?
29.Başkasının karısıyla yatan adamın durumu budur. Böyle bir ilişkiye giren cezasız kalmaz.
30. Aç hırsız karnını doyurmak için çalıyorsa, kimse onu hor görmez.
31. Ama yakalanırsa, çaldığının yedi katını ödemek zorunda;
varını yoğunu vermek anlamına gelse bile.
32. Zina eden adam sağduyudan yoksundur. Yaptıklarıyla kendini yok eder.
33. Payına düşen dayak ve onursuzluktur, asla kurtulamaz utançtan.
34. Çünkü kıskançlık kocanın öfkesini azdırır, öç alırken acımasız olur.
35. Hiçbir fidye kabul etmez, gönlünü alamazsın armağanların çokluğuyla.
Bölüm 7
1. Oğlum, sözlerimi yerine getir, aklında tut buyruklarımı.
2. Buyruklarımı yerine getir ki, yaşayasın. Öğrettiklerimi gözünün bebeği gibi koru.
3. Onları yüzük gibi parmaklarına geçir, yüreğinin levhasına yaz.
4. Bilgeliğe, “Sen kızkardeşimsin”, akla, “Akrabamsın” de.
5. Zina eden kadından, yaltaklanan ahlaksız kadından seni koruyacak olan bunlardır.
6. Evimin penceresinden, kafesin ardından dışarıyı seyrederken,
7. Bir sürü toy gencin arasında, sağduyudan yoksun bir delikanlı çarptı gözüme.
8. Akşamüzeri, alaca karanlıkta, akşam karanlığı çökerken,
9. O kadının oturduğu sokağa saptığını, Onun evine yöneldiğini gördüm.
10. Derken kadın onu karşıladı, fahişe kılığıyla sinsice.
11. Yaygaracı, dik başlı biriydi kadın. Bir an bile durmaz evde.
12. Kâh sokakta, kâh meydanlardadır. Sokak başlarında pusuya yatar.
13. Delikanlıyı tutup öptü, yüzü kızarmadan ona şöyle dedi:
14. “Esenlik kurbanlarımı kesmek zorundaydım, adak sözümü bugün yerine getirdim.
15. Bunun için seni karşılamaya, seni aramaya çıktım, işte buldum seni!
16. Döşeğime Mısır ipliğinden dokunmuş renkli örtüler serdim.
17. Yatağıma mür, öd ve tarçın serptim.
18.Haydi gel, sabaha dek doya doya sevişelim, aşktan zevk alalım.
19. Kocam evde değil, uzun bir yolculuğa çıktı.
20. Yanına para torbasını aldı, dolunaydan önce eve dönmeyecek.”
21. Onu bir sürü çekici sözlerle baştan çıkardı, tatlı diliyle peşinden sürükledi.
22. Kesimevine götürülen öküz gibi hemen izledi onu delikanlı; tuzağa düşen geyik gibi,
23. Ciğerini bir ok delene kadar; kapana koşan bir kuş gibi, bunun yaşamına mal olacağını bilmeden.
24. Çocuklarım, şimdi dinleyin beni, kulak verin söylediklerime,
25. Sakın o kadına gönül vermeyin, onun yolundan gitmeyin.
26. Yere serdiği bir sürü kurbanı var, öldürdüğü kişilerin sayısı pek çok.
27. Ölüler diyarına giden yoldur onun evi, ölüm odalarına götürür.
Bölüm 8
1. Bilgelik çağırıyor, akıl sesini yükseltiyor.
2. Yol kenarındaki tepelerin başında, yolların birleştiği yerde duruyor o.
3. Kentin girişinde, kapıların yanında, sesini yükseltiyor:
4. “Ey insanlar, size sesleniyorum, çağrım insan soyunadır!
5. Ey bön kişiler, ihtiyatlı olmayı öğrenin; aağduyulu olmayı öğrenin, ey akılsızlar!
6. Söylediğim yetkin sözleri dinleyin, ağzımı doğruları söylemek için açarım.
7. Ağzım gerçeği duyurur, çünkü dudaklarım kötülükten iğrenir.
8. Ağzımdan çıkan her söz doğrudur, yoktur eğri ya da sapık olanı.
9. Apaçıktır hepsi anlayana, bilgiye erişen, doğruluğunu bilir onların.
10. Gümüş yerine terbiyeyi, saf altın yerine bilgiyi edinin.
11. Çünkü bilgelik mücevherden değerlidir, dilediğin hiçbir şey onunla kıyaslanamaz.
12. Ben bilgelik olarak ihtiyatı kendime konut edindim. Bilgi ve sağgörü bendedir.
13. RAB'den korkmak kötülükten nefret etmek demektir.Kibirden, küstahlıktan, kötü yoldan, sapık ağızdan nefret ederim.
14. Öğüt ve sağlam karar bana özgüdür. Akıl ve güç kaynağı benim.
15. Krallar sayemde egemenlik sürer, hükümdarlar adil kurallar koyar.
16. Önderler, adaletle yöneten soylular sayemde yönetirler.
17. Beni sevenleri ben de severim, gayretle arayan beni bulur.
18. Zenginlik ve onur, kalıcı değerler ve bolluk bendedir.
19. Meyvem altından, saf altından, ürünüm seçme gümüşten daha iyidir.
20. Doğruluk yolunda, adaletin izinden yürürüm.
21. Böylelikle, beni sevenleri servet sahibi yapar, hazinelerini doldururum.
22. RAB yaratma işine başladığında ilk beni yarattı,
23. Dünya var olmadan önce, ta başlangıçta, öncesizlikte yerimi aldım.
24. Enginler yokken, suları bol pınarlar yokken doğdum ben.
25. Dağlar daha oluşmadan, tepeler belirmeden,
26. RAB dünyayı, kırları ve dünyadaki toprağın zerresini yaratmadan doğdum.
27. RAB gökleri yerine koyduğunda oradaydım, engin denizleri ufukla çevirdiğinde,
28. Bulutları oluşturduğunda, denizin kaynaklarını güçlendirdiğinde,
29. Sular buyruğundan öte geçmesinler diye denize sınır çizdiğinde, dünyanın temellerini pekiştirdiğinde,
30. Baş mimar olarak O'nun yanındaydım. Gün be gün sevinçle dolup taştım, huzurunda hep coştum.
31. O'nun dünyası mutluluğum, insanları sevincimdi.
32. Çocuklarım, şimdi beni dinleyin: yolumu izleyenlere ne mutlu!
33. Uyarılarımı dinleyin ve bilge kişiler olun, görmezlikten gelmeyin onları.
34. Beni dinleyen, her gün kapımı gözleyen, kapımın eşiğinden ayrılmayan kişiye ne mutlu!
35. Çünkü beni bulan yaşam bulur ve RAB'bin beğenisini kazanır.
36. Beni gözardı edense kendine zarar verir, benden nefret eden, ölümü seviyor demektir.
Bölüm 9
1. Bilgelik kendi evini yaptı, yedi direğini yonttu.
2. Hayvanlarını kesti, şarabını hazırlayıp sofrasını kurdu.
3.Kentin en yüksek noktalarına gönderdiği hizmetçileri aracılığıyla herkesi çağırıyor:
4. “Kim safsa buraya gelsin” diyor. Sağduyudan yoksun olanlara da,
5. “Gelin, yiyeceklerimi yiyin, hazırladığım şaraptan için” diyor.
6. “Saflığı bırakın da yaşayın, aklın yolunu izleyin.
7. “Alaycıyı paylayan aşağılanmayı hak eder, kötü kişiyi azarlayan hakarete uğrar.
8. Alaycıyı azarlama, yoksa senden nefret eder. Bilge kişiyi azarlarsan, seni sever.
9. Bilge kişiyi eğitirsen daha bilge olur, doğru kişiye öğretirsen bilgisini artırır.
10. RAB korkusudur bilgeliğin temeli. akıl Kutsal Olan'ı tanımaktır.
11. Benim sayemde günlerin çoğalacak, ömrüne yıllar katılacak.
12. Bilgeysen, bilgeliğinin yararı sanadır, alaycı olursan acısını yalnız sen çekersin.”
13. Akılsız kadın yaygaracı ve saftır, hiçbir şey bilmez.
14. Evinin kapısında, kentin en yüksek yerinde bir iskemleye oturur;
15. Yoldan geçenleri, kendi yollarından gidenleri çağırmak için,
16. “Kim safsa buraya gelsin” der. Sağduyudan yoksun olanlara da,
17. “Çalıntı su tatlı, gizlice yenen yemek lezzetlidir” der.
18. Ne var ki, evine girenler ölüme gittiklerini, ona konuk olanlar ölüler diyarının dibine indiklerini bilmezler.
Bölüm 10
1. Süleyman'ın özdeyişleri: Bilge çocuk babasını sevindirir, akılsız çocuk annesini üzer.
2. Haksızca kazanılan servetin yararı yoktur, ama doğruluk ölümden kurtarır.
3. RAB doğru kişiyi aç komaz, ama kötülerin isteğini boşa çıkarır.
4. Tembel eller insanı yoksullaştırır, çalışkan el zengin eder.
5. Aklı başında evlat ürünü yazın toplar, hasatta uyuyansa ailesinin yüzkarasıdır.
6. Bereket doğru kişinin başına yağar, kötülerse zorbalıklarını sözle gizler.
7. Doğrular övgüyle, kötüler nefretle anılır.
8. Bilge kişi buyrukları kabul eder, çenesi düşük ahmaksa yıkıma uğrar.
9. Dürüst kişi güvenlik içinde yaşar, ama hileli yoldan giden açığa vurulacaktır.
10. Sinsice göz kırpan, acılara neden olur. Çenesi düşük ahmak da yıkıma uğrar.
11. Doğru kişinin ağzı yaşam pınarıdır, kötülerse zorbalıklarını sözle gizlerler.
12. Nefret çekişmeyi azdırır, sevgi her suçu bağışlar.
13. Akıllı kişinin dudaklarından bilgelik akar, ama sağduyudan yoksun olan sırtına kötek yer.
14. Bilge kişi bilgi biriktirir, ahmağın ağzıysa onu yıkıma yaklaştırır.
15. Zenginin serveti onun kalesidir, fakirin yoksulluğu ise onu yıkıma götürür.
16. Doğru kişinin ücreti yaşamdır, kötünün geliriyse kendisine cezadır.
17. Terbiyeye kulak veren yaşam yolunu bulur. Uyarıları reddedense başkalarını yoldan saptırır.
18. Nefretini gizleyen kişinin dudakları yalancıdır. İftira yayan akılsızdır.
19. Çok konuşanın günahı eksik olmaz, sağduyulu kişiyse dilini tutar.
20. Doğru kişinin dili saf gümüş gibidir, kötünün niyetleriyse değersizdir.
21. Doğru kişinin sözleri birçoklarını besler, ahmaklarsa sağduyu yoksunluğundan ölür.
22. RAB'bin bereketidir kişiyi zengin eden, RAB buna dert katmaz.
23. Kötülük akılsızlar için eğlence gibidir. Aklı başında olanlar içinse bilgelik aynı şeydir.
24. Kötü kişinin korktuğu başına gelir, doğru kişiyse dileğine erişir.
25. Kasırga gelince kötü kişiyi silip götürür; ama doğru kişi sonsuza dek ayakta kalır.
26. Dişler için sirke, gözler için duman neyse, tembel ulak da kendisini gönderen için öyledir.
27. RAB korkusu ömrü uzatır, kötülerin yıllarıysa kısadır.
28. Doğrunun umudu onu sevindirir, kötünün beklentileriyse boşa çıkar.
29. RAB'bin yolu dürüst için sığınak, fesatçı içinse yıkımdır.
30. Doğru kişi hiçbir zaman sarsılmaz, ama kötüler ülkede kalamaz.
31. Doğru kişinin ağzı bilgelik üretir, sapık dilse kesilir.
32. Doğru kişinin dudakları söylenecek sözü bilir, kötünün ağzındansa sapık sözler çıkar.
Bölüm11
1. RAB hileli teraziden iğrenir, hilesiz tartıdansa hoşnut kalır.
2. Küstahlığın ardından utanç gelir, ama bilgelik alçakgönüllülerdedir.
3. Erdemlinin dürüstlüğü ona yol gösterir, hainin yalancılığıysa yıkıma götürür.
4. Gazap günü servet işe yaramaz, oysa doğruluk ölümden kurtarır.
5. Dürüst insanın doğruluğu onun yolunu düzler, kötü kişiyse kötülüğü yüzünden yıkılıp düşer.
6. Erdemlinin doğruluğu onu kurtarır, ama haini kendi hırsı ele verir.
7. Kötü kişi öldüğünde umutları yok olur, güvendiği güç de biter.
8. Doğru kişi sıkıntıdan kurtulur, onun yerine sıkıntıyı kötü kişi çeker.
9. Tanrısız kişi başkalarını ağzıyla yıkıma götürür, oysa doğrular bilgi sayesinde kurtulur.
10. Doğruların başarısına kent bayram eder, kötülerin ölümüne sevinç çığlıkları atılır.
11. Dürüstlerin kutsamasıyla kent gelişir, ama kötülerin ağzı kenti yerle bir eder.
12. Başkasını küçük gören sağduyudan yoksundur, akıllı kişiyse dilini tutar.
13. Dedikoducu sır saklayamaz, oysa güvenilir insan sırdaş olur.
14. Yol göstereni olmayan ulus düşer, danışmanı bol olan zafere gider.
15. Yabancıya kefil olan mutlaka zarar görür, kefaletten kaçınan güvenlik içinde yaşar.
16. Sevecen kadın onur, zorbalarsa yalnızca servet kazanır.
17. İyilikseverin yararı kendinedir, gaddarsa kendi başına bela getirir.
18. Kötü kişinin kazancı aldatıcıdır, doğruluk ekenin ödülüyse güvenlidir.
19. Yürekten doğru olan yaşama kavuşur, kötülüğün ardından giden ölümünü hazırlar.
20. RAB sapık yürekliden iğrenir, dürüst yaşayandan hoşnut kalır.
21. Bilin ki, kötü kişi cezasız kalmaz, doğruların soyuysa kurtulur.
22. Sağduyudan yoksun kadının güzelliği, domuzun burnundaki altın halkaya benzer.
23. Doğruların isteği hep iyilikle sonuçlanır, kötülerin umutlarıysa gazapla.
24. Eliaçık olan daha çok kazanır, hak yiyenin sonuysa yoksulluktur.
25. Cömert olan bolluğa erecek, başkasına su verene su verilecek.
26. Halk buğday istifleyeni lanetler, ama buğday satanı kutsar.
27. İyiliği amaç edinen beğeni kazanır, kötülüğü amaç edinense kötülüğe uğrar.
28. Zenginliğine güvenen tepetaklak gidecek, oysa doğrular dalındaki yaprak gibi gelişecek.
29. Ailesine sıkıntı çektirenin mirası yeldir, ahmaklar da bilgelerin kulu olur.
30. Doğru kişinin işleri yaşam ağacının meyvesine benzer, bilge kişi insanları kazanır.
31. Bu dünyada doğru kişi bile cezalandırılırsa, kötülerle günahlıların cezalandırılacağı kesindir.
Bölüm 12
1. Terbiye edilmeyi seven bilgiyi de sever, azarlanmaktan nefret eden budaladır.
2. İyi kişi RAB'bin lütfuna erer, ama düzenbazı RAB mahkûm eder.
3. Kötülük kişiyi güvenliğe kavuşturmaz, ama doğruların kökü kazılamaz.
4. Erdemli kadın kocasının tacıdır, edepsiz kadınsa kocasını yer bitirir.
5. Doğruların tasarıları adil, kötülerin öğütleri aldatıcıdır.
6. Kötülerin sözleri ölüm tuzağıdır, doğruların konuşmasıysa onları kurtarır.
7. Kötüler yıkılıp yok olur, doğru kişinin evi ayakta kalır.
8. Kişi sağduyusu oranında övülür, çarpık düşünceliyse küçümsenir.
9. Köle sahibi olup aşağılanan büyüklük taslayıp ekmeğe muhtaç olandan yeğdir.
10. Doğru kişi hayvanıyla ilgilenir, ama kötünün sevecenliği bile zalimcedir.
11. Toprağını işleyenin ekmeği bol olur, h ayal peşinde koşansa sağduyudan yoksundur.
12. Kötü kişi kötülerin ganimetini ister, ama doğru kişilerin kökü ürün verir.
13. Kötü kişinin günahlı sözleri kendisi için tuzaktır, ama doğru kişi sıkıntıyı atlatır.
14. İnsan ağzının ürünüyle iyiliğe doyar, elinin emeğine göre de karşılığını alır.
15. Ahmağın yolu kendi gözünde doğrudur, bilge kişiyse öğüde kulak verir.
16. Ahmak sinirlendiğini hemen belli eder, ama ihtiyatlı olan aşağılanmaya aldırmaz.
17. Dürüst tanık doğruyu söyler, yalancı tanıksa hile solur.
18. Düşünmeden söylenen sözler kılıç gibi keser, bilgelerin diliyse şifa verir.
19. Gerçek sözler sonsuza dek kalıcıdır, oysa yalanın ömrü bir anlıktır.
20. Kötülük tasarlayanın yüreği hileci, barışı öğütleyenin yüreğiyse sevinçlidir.
21 Doğru kişiye hiç zarar gelmez, kötünün başıysa beladan kurtulmaz.
22. RAB yalancı dudaklardan iğrenir, ama gerçeğe uyanlardan hoşnut kalır.
23. İhtiyatlı kişi bilgisini kendine saklar, oysa akılsızın yüreği ahmaklığını ilan eder.
24. Çalışkanların eli egemenlik sürer, tembellikse köleliğe götürür.
25. Kaygılı yürek insanı çökertir, ama güzel söz sevindirir.
26. Doğru kişi arkadaşına da yol gösterir, kötünün tuttuğu yolsa kendini saptırır.
27. Tembel kişi işini bitirmez, oysa çalışkan değerli bir servet kazanır.
28. Doğru yol yaşam kaynağıdır, bu yol ölümsüzlüğe götürür.
Bölüm 13
1. Bilge kişi terbiye edilmeyi sever, alaycı kişi azarlansa da aldırmaz.
2. İyi insan ağzından çıkan sözler için ödüllendirilir, ama hainlerin soluduğu zorbalıktır.
3. Dilini tutan canını korur, ama boşboğazın sonu yıkımdır.
4. Tembel canının çektiğini elde edemez, çalışkanın istekleriyse tümüyle yerine gelir.
5. Doğru kişi yalandan nefret eder, kötünün sözleriyse iğrençtir, yüzkarasıdır.
6. Doğruluk dürüst yaşayanı korur, kötülük günahkârı yıkar.
7. Kimi hiçbir şeyi yokken kendini zengin gösterir, kimi serveti çokken kendini yoksul gösterir.
8. Kişinin serveti gün gelir canına fidye olur, oysa yoksul kişi tehdide aldırmaz.
9. Doğruların ışığı parlak yanar, kötülerin çırası söner.
10. Kibirden ancak kavga çıkar, öğüt dinleyense bilgedir.
11. Havadan kazanılan para yok olur, azar azar biriktirenin serveti çok olur.
12. Ertelenen umut hayal kırıklığına uğratır, yerine gelen dilekse yaşam verir.
13. Uyarılara kulak asmayan bedelini öder, buyruklara saygılı olansa ödülünü alır.
14. Bilgelerin öğrettikleri yaşam kaynağıdır, nnsanı ölüm tuzaklarından uzaklaştırır.
15.Sağduyulu davranış saygınlık kazandırır, hainlerin yoluysa yıkıma götürür.
16. İhtiyatlı kişi işini bilerek yapar, akılsız kişiyse ahmaklığını sergiler.
17. Kötü ulak belaya düşer, güvenilir elçiyse şifa getirir.
18. Terbiye edilmeye yanaşmayanı yokluk ve utanç bekliyor, ama azara kulak veren onurlandırılır.
19. Yerine getirilen dilek mutluluk verir. Akılsız kötülükten uzak kalamaz.
20. Bilgelerle oturup kalkan bilge olur, akılsızlarla dost olansa zarar görür.
21. Günahkârın peşini felaket bırakmaz, doğruların ödülüyse gönençtir.
22. İyi kişi torunlarına miras bırakır, günahkârın servetiyse doğru kişiye kalır.
23. Yoksulun tarlası bol ürün verebilir, ama haksızlık bunu alıp götürür.
24. Oğlundan değneği esirgeyen, onu sevmiyor demektir. Seven baba özenle terbiye eder.
25. Doğru kişinin yeterince yiyeceği vardır, kötünün karnıysa aç kalır.
Bölüm 14
1. Bilge kadın evini yapar, ahmak kadın evini kendi eliyle yıkar.
2. Doğru yolda yürüyen, RAB'den korkar, yoldan sapan, RAB'bi hor görür.
3. Ahmağın sözleri sırtına kötektir, ama bilgenin dudakları kendisini korur.
4. Öküz yoksa yemlik boş kalır, çünkü bol ürünü sağlayan öküzün gücüdür.
5. Güvenilir tanık yalan söylemez, yalancı tanıksa yalan solur.
6. Alaycı bilgeliği arasa da bulamaz, akıllı içinse bilgi edinmek kolaydır.
7. Akılsız kişiden uzak dur, çünkü sana öğretecek bir şeyi yok.
8. İhtiyatlı kişinin bilgeliği, ne yapacağını bilmektir, akılsızların ahmaklığıysa aldanmaktır.
9. Ahmaklar suç sunusuyla alay eder, dürüstler ise iyi niyetlidir.
10. Yürek kendi acısını bilir, sevinciniyse kimse paylaşmaz.
11. Kötü kişinin evi yerle bir edilecek, doğru kişinin konutuysa bayındır olacak.
12. Öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür.
13. Gülerken bile yürek sızlayabilir, sevinç bitince acı yine görünebilir.
14. Yüreği dönek olan tuttuğu yolun, iyi kişi de yaptıklarının ödülünü alacaktır.
15. Saf kişi her söze inanır, ihtiyatlı olansa attığı her adımı hesaplar.
16. Bilge kişi korktuğu için kötülükten uzaklaşır, akılsızsa büyüklük taslayıp kendine güvenir.
17. Çabuk öfkelenen ahmakça davranır, düzenbazdan herkes nefret eder.
18. Saf kişilerin mirası akılsızlıktır, ihtiyatlı kişilerin tacı ise bilgidir.
19. Alçaklar iyilerin önünde, kötüler doğruların kapısında eğilirler.
20. Komşusu bile yoksulu sevmez, oysa zenginin dostu çoktur.
21. Komşuyu hor görmek günahtır, ne mutlu mazluma lütfedene!
22. Kötülük tasarlayan yolunu şaşırmaz mı? Oysa iyilik tasarlayan sevgi ve sadakat kazanır.
23. Her emek kazanç getirir, ama boş lakırdı yoksulluğa götürür.
24. Bilgelerin tacı servetleridir, akılsızlarsa ahmaklıklarıyla tanınır.
25. Dürüst tanık can kurtarır, yalancı tanık aldatıcıdır.
26. RAB'den korkan tam güvenliktedir, RAB onun çocuklarına da sığınak olacaktır.
27. RAB korkusu yaşam kaynağıdır, insanı ölüm tuzaklarından uzaklaştırır.
28. Kralın yüceliği halkının çokluğuna bağlıdır, halk yok olursa hükümdar da mahvolur.
29. Geç öfkelenen akıllıdır, çabuk sinirlenen ahmaklığını gösterir.
30. Huzurlu yürek bedenin yaşam kaynağıdır, hırs ise insanı için için yer bitirir.
31. Muhtacı ezen, Yaradanı'nı hor görüyor demektir. Yoksula acıyansa Yaradan'ı yüceltir.
32. Kötü kişi uğradığı felaketle yıkılır, doğru insanın ölümde bile sığınacak yeri var.
33. Bilgelik akıllı kişinin yüreğinde barınır, akılsızlar arasında bile kendini belli eder.
34. Doğruluk bir ulusu yüceltir, oysa günah herhangi bir halk için utançtır.
35. Kral sağduyulu kulunu beğenir, utanç getirene öfkelenir.
Bölüm 15
1. Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır, oysa yaralayıcı söz öfkeyi alevlendirir.
2. Bilgenin dili bilgiyi iyi kullanır, akılsızın ağzındansa ahmaklık akar.
3. RAB'bin gözü her yerde olanı görür, kötüleri de iyileri de gözler.
4. Okşayıcı dil yaşam verir, çarpık dilse ruhu yaralar.
5. Ahmak babasının uyarılarını küçümser, ihtiyatlı kişi azara kulak verir.
6. Doğru kişinin evi büyük hazine gibidir, kötünün geliriyse sıkıntı kaynağıdır.
7. Bilgelerin dudakları bilgi yayar, ama akılsızların yüreği öyle değildir.
8. RAB kötülerin kurbanından iğrenir, ama doğruların duası O'nu hoşnut eder.
9. RAB kötü kişinin yolundan iğrenir, doğruluğun ardından gideni sever.
10. Yoldan sapan şiddetle cezalandırılır ve azarlanmaktan nefret eden ölüme gider.
11. RAB, ölüm ve yıkım diyarında olup biteni bilir, nerde kaldı ki insanın yüreği!
12. Alaycı kişi azarlanmaktan hoşlanmaz, bilgelere gidip danışmaz.
13. Mutlu yürek yüzü neşelendirir, acılı yürek ruhu ezer.
14. Akıllı yürek bilgi arar, akılsızın ağzıysa ahmaklıkla beslenir.
15. Mazlumun bütün günleri sıkıntı doludur, mutlu bir yürekse sahibine sürekli ziyafettir.
16. Yoksul olup RAB'den korkmak, zengin olup kaygı içinde yaşamaktan yeğdir.
17. Sevgi dolu bir ortamdaki sebze yemeği, nefret dolu bir ortamdaki besili danadan yeğdir.
18. Huysuz kişi çekişme yaratır, sabırlı kişi kavgayı yatıştırır.
19. Tembelin yolu dikenli çit gibidir, doğrunun yoluysa ana caddeye benzer.
20. Bilge çocuk babasını sevindirir, akılsız çocuksa annesini küçümser.
21. Sağduyudan yoksun kişi ahmaklığıyla sevinir, ama akıllı insan dürüst bir yaşam sürer.
22. Karşılıklı danışılmazsa tasarılar boşa çıkar, danışmanların çokluğuyla başarıya ulaşılır.
23. Uygun yanıt sahibini mutlu eder, yerinde söylenen söz ne güzeldir!
24. Sağduyulu kişi yukarıya, yaşama giden yoldadır, bu da ölüler diyarına inmesini önler.
25. RAB kibirlinin evini yıkar, dul kadının sınırını korur.
26. RAB kötünün tasarılarından iğrenir, temiz düşüncelerden hoşnut kalır.
27. Kazanca düşkün kişi kendi evine sıkıntı verir, rüşvetten nefret edense rahat yaşar.
28. Doğru kişinin aklı yanıtını iyi tartar, kötünün ağzı kötülük saçar.
29. RAB kötülerden uzak durur, oysa doğruların duasını duyar.
30. Gülen gözler yüreği sevindirir, iyi haber bedeni ferahlatır.
31. Yaşam veren uyarıları dinleyen, bilgeler arasında konaklar.
32. Terbiyeden kaçan kendine zarar verir, azara kulak verense sağduyu kazanır.
33. RAB korkusu bilgelik öğretir, alçakgönüllülük de onurun önkoşuludur.
Bölüm 16
1. İnsan aklıyla çok şey tasarlayabilir, ama dilin vereceği yanıt RAB'dendir.
2. İnsan her yaptığını temiz sanır, ama niyetlerini tartan RAB'dir.
3. Yapacağın işleri RAB'be emanet et, o zaman tasarıların gerçekleşir.
4. RAB her şeyi amacına uygun yapar, kötü kişinin yıkım gününü de O hazırlar.
5. RAB yüreği küstah olandan iğrenir, bilin ki, öyleleri cezasız kalmaz.
6. Sevgi ve bağlılık suçları bağışlatır, RAB korkusu insanı kötülükten uzaklaştırır.
7. RAB kişinin yaşayışından hoşnutsa düşmanlarını bile onunla barıştırır.
8. Doğrulukla kazanılan az şey haksızlıkla kazanılan büyük gelirden iyidir.
9. Kişi yüreğinde gideceği yolu tasarlar, ama adımlarını RAB yönlendirir.
10. Tanrı buyruklarını kralın ağzıyla açıklar, bu nedenle kral adaleti çiğnememelidir.
11. Doğru terazi ve baskül RAB'bindir, bütün tartı ağırlıklarını O belirler.
12. Krallar kötülükten iğrenir, çünkü tahtın güvencesi adalettir.
13. Kral doğru söyleyenden hoşnut kalır, dürüst konuşanı sever.
14. Kralın öfkesi ölüm habercisidir, ama bilge kişi onu yatıştırır.
15. Kralın yüzü gülüyorsa, yaşam demektir. Lütfu son yağmuru getiren bulut gibidir.
16. Bilgelik kazanmak altından daha değerlidir, akla sahip olmak da gümüşe yeğlenir.
17. Dürüstlerin tuttuğu yol kötülükten uzaklaştırır, yoluna dikkat eden, canını korur.
18. Gururun ardından yıkım, kibirli ruhun ardından da düşüş gelir.
19. Mazlumlar arasında alçakgönüllü biri olmak, kibirlilerle çapul malı paylaşmaktan iyidir.
20. Öğüde kulak veren başarıya ulaşır, RAB'be güvenen mutlu olur.
21. Bilge yüreklilere akıllı denir, tatlı söz ikna gücünü artırır.
22. Sağduyu, sahibine yaşam kaynağı, ahmaklıksa ahmaklara cezadır.
23. Bilgenin aklı diline yön verir, dudaklarının ikna gücünü artırır.
24. Hoş sözler petek balı gibidir, cana tatlı ve bedene şifadır.
25. Öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür.
26. Emekçinin iştahıdır onu çalıştıran, çünkü açlığı onu kamçılar.
27. Alçaklar başkalarına kötülük tasarlar, konuşmaları kavurucu ateş gibidir.
28. Huysuz kişi çekişmeyi körükler, dedikoducu can dostları ayırır.
29. Zorba kişi başkalarını ayartır ve onları olumsuz yola yöneltir.
30. Göz kırpmak düzenbazlığa, sinsi gülücükler kötülüğe işarettir.
31. Ağarmış saçlar onur tacıdır, doğru yaşayışla kazanılır.
32. Sabırlı kişi yiğitten üstündür, kendini denetleyen de kentler fethedenden üstündür.
33. İnsan kura atar, ama her kararı RAB verir.
Bölüm 17
1. Huzur içinde kuru bir lokma, kavga ve ziyafet dolu evden iyidir.
2. Sağduyulu köle, ailesini utanca sokan oğula egemen olur ve kardeşlerle birlikte mirastan pay alır.
3. Altın ocakta, gümüş potada arıtılır, yüreği arıtansa RAB'dir.
4. Kötü kişi fesat yüklü dudakları dinler, yalancı da yıkıcı dile kulak verir.
5. Yoksulla alay eden, onu yaratanı hor görür. Felakete sevinen cezasız kalmaz.
6. Torunlar yaşlıların tacıdır, çocukların övüncü anne babalarıdır.
7. Kurumlu sözler ahmağa nasıl yakışmazsa, soyluya da yalancı dudaklar hiç yakışmaz.
8. Sahibinin gözünde rüşvet bir tılsımdır. Ne yapsa başarılı olur.
9. Sevgi isteyen kişi suçları bağışlar, olayı diline dolayansa can dostları ayırır.
10. Akıllı kişiyi azarlamak, akılsıza yüz darbe vurmaktan etkilidir.
11. Kötü kişi ancak başkaldırmaya eğilimlidir, ona gönderilecek ulak acımasız olacaktır.
12. Azgınlığı üstünde bir akılsızla karşılaşmak, yavrularından edilmiş dişi ayıyla karşılaşmaktan beterdir.
13. İyiliğin karşılığını kötülükle ödeyenin evinden kötülük eksik olmaz.
14. Kavganın başlangıcı su sızıntısına benzer, bir patlamaya yol açmadan çekişmeyi bırak.
15. Kötüyü aklayan da, doğruyu mahkûm eden de RAB'bi tiksindirir.
16. Akılsız biri bilgelik satın almak için niye para harcasın? Zaten sağduyudan yoksun!
17. Dost her zaman sever, kardeş sıkıntılı günde belli olur.
18. Sağduyudan yoksun kişi el sıkışıp başkasına kefil olur.
19. Başkaldırıyı seven kavgayı sever, kapısını yüksek yapan yıkımına davetiye çıkarır.
20. Sapık yürekli kişi iyilik beklememeli. Diliyle aldatan da belaya düşer.
21. Akılsız kendisini doğurana derttir, ahmağın babası sevinç nedir bilmez.
22. İç ferahlığı sağlık getirir, ezik ruh ise bedeni yıpratır.
23. Kötü kişi adaleti saptırmak için gizlice rüşvet alır.
24. Akıllı kişi gözünü bilgelikten ayırmaz, akılsızın gözüyse hep sağda soldadır.
25. Akılsız çocuk babasına üzüntü, annesine acı verir.
26. Ne suçsuza ceza kesmek iyidir, ne de görevliyi dürüst davrandığı için dövmek...
27. Bilgili kişi az konuşur, akıllı kişi sakin ruhludur.
28. Çenesini tutup susan ahmak bile bilge ve akıllı sayılır.
Bölüm 18
1. Geçimsiz kişi kendi çıkarı peşindedir, iyi öğüde hep karşı çıkar.
2. Akılsız kişi bir şey anlamaktan çok kendi düşüncelerini açmaktan hoşlanır.
3. Kötülüğü aşağılanma, ayıbı utanç izler.
4. Bilge kişinin ağzından çıkan sözler derin sular gibidir, bilgelik pınarı da coşkun bir akarsu.
5. Kötüyü kayırmak da, suçsuzdan adaleti esirgemek de iyi değildir.
6. Akılsızın dudakları çekişmeye yol açar, ağzı da dayağı davet eder.
7. Akılsızın ağzı kendisini mahveder, dudakları da canına tuzaktır.
8. Dedikodu tatlı lokma gibidir, insanın ta içine işler.
9. İşini savsaklayan kişi yıkıcıya kardeştir.
10. RAB'bin adı güçlü kuledir, ona sığınan doğru kişi için korunaktır.
11. Zengin servetini bir kale, aşılmaz bir sur sanır.
12. Yürekteki gururu düşüş, alçakgönüllülüğü ise onur izler.
13. Dinlemeden yanıt vermek ahmaklık ve utançtır.
14. İnsanın ruhu hastalıkta ona destektir. Ama ezik ruh nasıl dayanabilir?
15. Akıllı kişi bilgiyi satın alır, bilgenin kulağı da bilgi peşindedir.
16. Armağan, verenin yolunu açar ve kendisini büyüklerin önüne çıkartır.
17. Duruşmada ilk konuşan haklı görünür, başkası çıkıp onu sorgulayana dek.
18. Kura çekişmeleri sona erdirir, güçlü rakipleri uzlaştırır.
19. Gücenmiş kardeş surlu kentten daha zor elde edilir. Çekişme sürgülü kale kapısı gibidir.
20. İnsanın karnı ağzının meyvesiyle, dudaklarının ürünüyle doyar.
21. Dil ölüme de götürebilir, yaşama da; konuşmayı seven, dilin meyvesine katlanmak zorundadır.
22. İyi bir eş bulan iyilik bulur ve RAB'bin lütfuna erer.
23. Yoksul acınma dilenir, zenginin yanıtıysa serttir.
24. Yıkıma götüren dostlar vardır, ama öyle dost var ki, kardeşten yakındır insana.
Bölüm 19
1. Dürüst yaşayan bir yoksul olmak, yalancı bir akılsız olmaktan yeğdir.
2. Bilgisiz heves işe yaramaz, acelecilik insanı yanılgıya düşürür.
3. İnsanın ahmaklığı yaşamını yıkar, yine de içinden RAB'be öfkelenir.
4. Zenginlik dost üstüne dost kazandırır. Oysa yoksulun dostu onu yüzüstü bırakır.
5. Yalancı tanık cezasız kalmaz, yalan soluyan kurtulamaz.
6. Birçokları önemli kişinin gözüne girmek ve eli açık olanın dostu olmak ister.
7. Yoksulun akrabaları bile onu sevmezse, dostlarının ondan uzak duracağı daha da kesindir.Ne kadar yalvarsa ona yaklaşmazlar.
8. Sağduyulu olan canını sever, aklı izleyen bolluğa kavuşur.
9. Yalancı tanık cezasız kalmaz, yalan soluyan yok olur.
10. Akılsızın gösterişli bir yaşam sürmesi uygun değilse, kölelerin önderlere egemen olması hiç uygun değildir.
11. Sağduyulu kişi sabırlıdır, kusurları hoş görmesi ona onur kazandırır.
12. Kralın öfkesi genç aslanın kükreyişine benzer, lütfuysa otların üzerine düşen çiy gibidir.
13. Akılsız çocuk babasının başına beladır, dırdır eden kadın sürekli damlayan su gibidir.
14. Ev ve servet babadan mirastır, ama sağduyulu kadın RAB'bin armağanıdır.
15. Tembellik insanı uyuşukluğa iter, haylaz kişi de aç kalır.
16. Tanrı buyruğuna uyan canını korur, gitmesi gereken yolları umursamayan ölür.
17. Yoksula acıyan kişi RAB'be ödünç vermiş olur, yaptığı iyilik için RAB onu ödüllendirir.
18. Henüz umut varken çocuğunu eğit, onun yıkımına neden olma.
19. Huysuz insan cezasını çekmelidir. Onu bir kere kurtarsan da, hep aynı şeyi yapman gerekir.
20. Öğüde kulak ver, terbiyeyi kabul et ki, ömrünün kalan kısmı boyunca bilge olasın.
21. İnsan yüreğinde çok şey tasarlar, ama gerçekleşen, RAB'bin amacıdır.
22. İnsandan istenen vefadır, yoksul olmak yalancı olmaktan yeğdir.
23. RAB korkusu doygun ve dertsiz bir yaşama kavuşturur.
24. Tembel sahana daldırdığı elini ağzına geri götürmek bile istemez.
25. Alaycıyı döversen bön kişi ibret alır, akıllı kişiyi azarlarsan bilgisine bilgi katar.
26. Babasına saldıran, annesini kovan çocuk, ailesinin utancı ve yüzkarasıdır.
27. Oğlum, uyarılara kulağını tıkarsan, bilgi kaynağı sözlerden saparsın.
28. Niyeti bozuk tanık adaletle eğlenir, kötülerin ağzı fesatla beslenir.
29. Alaycılar için ceza, akılsızların sırtı için kötek hazırdır.
Bölüm 20
1. Şarap insanı alaycı, içki gürültücü yapar, onun etkisiyle yoldan sapan bilge değildir.
2. Kralın öfkesi genç aslanın kükreyişine benzer, onu kızdıran canından olur.
3. Kavgadan kaçınmak insan için onurdur, oysa her ahmak tartışmaya hazırdır.
4. Sonbaharda çift sürmeyen tembel, hasatta aradığını bulamaz.
5.İnsanın niyetleri derin bir kuyunun suları gibidir, akıllı kişi onları açığa çıkarır.
6. İnsanların çoğu, “Vefalıyım” der. Ama sadık birini kim bulabilir?
7. Doğru ve dürüst bir babaya sahip olan çocuklara ne mutlu!
8. Yargı kürsüsünde oturan kral, kötülüğü gözleriyle ayıklar.
9. Kim, “Yüreğimi pak kıldım, günahımdan arındım” diyebilir?
10. RAB hileli tartıdan da, hileli ölçüden de tiksinir.
11. Çocuk bile eylemleriyle kendini belli eder, yaptıkları pak ve doğru mu, değil mi, anlaşılır.
12. İşiten kulağı da gören gözü de RAB yaratmıştır.
13. Uykuyu seversen yoksullaşırsın, uyanık durursan ekmeğin bol olur.
14. Alıcı, “İşe yaramaz, işe yaramaz” der, ama alıp gittikten sonra aldığıyla övünür.
15. Bol bol altının, mücevherin olabilir, ama bilgi akıtan dudaklar daha değerlidir.
16. Tanımadığı birine kefil olanın giysisini al; bir yabancı için yapıyorsa bunu, giysisini rehin tut.
17. Hileyle kazanılan yiyecek insana tatlı gelir, ama sonra ağza dolan çakıl gibidir.
18. Tasarılarını danışarak yap, yöntemlere uyarak savaş.
19. Dedikoducu sır saklayamaz, bu nedenle ağzı gevşek olanla arkadaşlık etme.
20. Annesine ya da babasına sövenin ışığı zifiri karanlıkta sönecek.
21. Tez elde edilen mirasın sonu bereketli olmaz.
22. “Bu kötülüğü sana ödeteceğim” deme; RAB'bi bekle, O seni kurtarır.
23. RAB hileli tartıdan tiksinir, hileli teraziden hoşlanmaz.
24. İnsanın adımlarını RAB yönlendirir; öyleyse insan tuttuğu yolu nasıl anlayabilir?
25. Düşünmeden adakta bulunmak sakıncalıdır.
26. Bilge kral kötüleri ayıklar, harman döver gibi cezalandırır.
27. İnsanın ruhu RAB'bin ışığıdır, iç varlığın derinliklerine işler.
28. Sevgi ve sadakat kralın güvencesidir. Onun tahtını sağlamlaştıran sevgidir.
29. Gençlerin görkemi güçleri, yaşlıların onuru ağarmış saçlardır.
30. Yaralayan darbeler kötülüğü temizler, kötek iç varlığın derinliklerini paklar.
Bölüm 21
1. Kralın yüreği RAB'bin elindedir, kanaldaki su gibi onu istediği yöne çevirir.
2. İnsan izlediği her yolun doğru olduğunu sanır, ama niyetlerini tartan RAB'dir.
3. RAB kendisine kurban sunulmasından çok, doğruluğun ve adaletin yerine getirilmesini ister.
4. Küstah bakışlar ve kibirli yürek kötülerin çırası ve günahıdır.
5. Çalışkanın tasarıları hep bollukla, her türlü acelecilik hep yoklukla sonuçlanır.
6. Yalan dolanla yapılan servet, sis gibi geçicidir ve ölüm tuzağıdır.
7. Kötülerin zorbalığı kendilerini süpürüp götürür, çünkü doğru olanı yapmaya yanaşmazlar.
8. Suçlunun yolu dolambaçlı, pak kişinin yaptıklarıysa dosdoğrudur.
9. Kavgacı kadınla aynı evde oturmaktansa, damın köşesinde oturmak yeğdir.
10. Kötünün can attığı kötülüktür, hiç kimseye acımaz.
11. Alaycı cezalandırılınca bön kişi akıllanır, bilge olan öğretilenden bilgi kazanır.
12. Adil Olan, kötünün evini dikkatle gözler ve kötüleri yıkıma uğratır.
13. Yoksulun feryadına kulağını tıkayanın feryadına yanıt verilmeyecektir.
14. Gizlice verilen armağan öfkeyi, koyna sokuşturulan rüşvet de kızgın gazabı yatıştırır.
15. Hak yerine gelince doğru kişi sevinir, fesatçı dehşete düşer.
16. Sağduyudan uzaklaşan, kendini ölüler arasında bulur.
17. Zevkine düşkün olan yoksullaşır, şaraba ve zeytinyağına düşkün kişi de zengin olmaz.
18. Kötü kişi doğru kişinin fidyesidir, hain de dürüstün.
19. Çölde yaşamak, can sıkıcı ve kavgacı kadınla yaşamaktan yeğdir.
20. Bilgenin evi değerli eşya ve zeytinyağıyla doludur, akılsızsa malını har vurup harman savurur.
21. Doğruluğun ve sevginin ardından koşan, yaşam, gönenç ve onur bulur.
22. Bilge kişi güçlülerin kentine saldırıp güvendikleri kaleyi yıkar.
23. Ağzını ve dilini tutan başını beladan korur.
24. Gururlu, küstah ve alaycı: bunlar kas kas kasılan insanın adlarıdır.
25. Tembelin isteği onu ölüme götürür, çünkü elleri çalışmaktan kaçınır;
26. Bütün gün isteklerini sıralar durur, oysa doğru kişi esirgemeden verir.
27. Kötülerin sunduğu kurban iğrençtir, hele bunu kötü niyetle sunarlarsa.
28. Yalancı tanık yok olur, dinlemeyi bilenin tanıklığıysa inandırıcıdır.
29. Kötü kişi kendine güçlü bir görünüm verir, erdemli insansa tuttuğu yoldan emindir.
30. RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.
31. At savaş günü için hazır tutulur, ama zafer sağlayan RAB'dir.
Bölüm 22
1. İyi ad büyük servetten, saygınlık gümüş ve altından yeğdir.
2. Zenginle yoksulun ortak yönü şu: her ikisini de RAB yarattı.
3. İhtiyatlı kişi tehlikeyi görünce saklanır, bönse öne atılır ve zarar görür.
4. Alçakgönüllülüğün ve RAB korkusunun ödülü, zenginlik, onur ve yaşamdır.
5. Kötünün yolu diken ve tuzakla doludur. Canını korumak isteyen bunlardan uzak durur.
6. Çocuğu tutması gereken yola göre yetiştir, yaşlandığında o yoldan ayrılmaz.
7. Zengin yoksullara egemen olur, borç alan borç verenin kulu olur.
8. Fesat eken dert biçer, gazabının değneği yok olur.
9. Cömert olan kutsanır, çünkü yemeğini yoksullarla paylaşır.
10. Alaycıyı kov, kavga biter; çekişme ve aşağılamalar da sona erer.
11. Yürek temizliğini ve güzel sözleri seven, kralın dostluğunu kazanır.
12. RAB bilgiyi gözetip korur, hainin sözlerini ise altüst eder.
13. Tembel der ki, “Dışarda aslan var, sokağa çıksam beni parçalar.”
14. Sokak kadınının ağzı dipsiz çukur gibidir, RAB'bin gazabına uğrayan oraya düşer.
15. Akılsızlık çocuğun öz yapısındadır, değnekle terbiye edilirse akılsızlıktan uzaklaşır.
16. Servetini büyütmek için yoksulu ezenle zengine armağan verenin sonu yoksulluktur.
17. Kulak ver, bilgelerin sözlerini dinle, öğrettiğimi zihnine işle.
18. Sözlerimi yüreğinde saklarsan mutlu olursun, onlar hep hazır olsun dudaklarında.
19. RAB'be güvenmen için bugün bunları sana, evet sana da bildiriyorum.
20. Senin için otuz söz yazdım, bilgi ve öğüt sözleri...
21. Öyle ki, güvenilir, doğru sözleri bilesin, böylece seni gönderene güvenilir yanıt verebilesin.
22. Yoksulu, yoksul olduğu için soymaya kalkma, düşkünü mahkemede ezme.
23. Çünkü onların davasını RAB yüklenecek ve onları soyanların canını alacak.
24. Huysuz kişiyle arkadaşlık etme; tez öfkelenenle yola çıkma.
25. Yoksa onun yollarına alışır, kendini tuzağa düşmüş bulursun.
26. El sıkışıp başkasının borcuna kefil olmaktan kaçın.
27. Ödeyecek paran olmazsa, altındaki döşeğe bile el koyarlar.
28. Atalarının belirlediği eski sınır taşlarının yerini değiştirme.
29. İşinde usta birini görüyor musun? Öylesi sıradan kişilere değil, Krallara bile hizmet eder.
Bölüm 23
1. Bir önderle yemeğe oturduğunda önüne konulana dikkat et.
2. İştahına yenilecek olursan, daya bıçağı kendi boğazına.
3. Onun lezzetli yemeklerini çekmesin canın, böyle yemeğin ardında hile olabilir.
4. Zengin olmak için didinip durma, çıkar bunu aklından.
5. Servet göz açıp kapayana dek yok olur, kanatlanıp kartal gibi göklere uçar.
6. Cimrinin verdiği yemeği yeme, lezzetli yemeklerini çekmesin canın.
7. Çünkü yediğin her şeyin hesabını tutar, “Ye, iç” der sana, ama yüreği senden yana değildir.
8. Yediğin azıcık yemeği kusarsın, söylediğin güzel sözler de boşa gider.
9. Akılsıza öğüt vermeye kalkma, çünkü senin sözlerindeki sağduyuyu küçümser.
10. Eski sınır taşlarının yerini değiştirme, öksüzlerin toprağına el sürme.
11. Çünkü onların Velisi güçlüdür ve onların davasını sana karşı O yürütür.
12. Uyarıları zihnine işle, bilgi dolu sözlere kulak ver.
13. Çocuğunu terbiye etmekten geri kalma, onu değnekle dövsen de ölmez.
14. Onu değnekle döversen, canını ölüler diyarından kurtarırsın.
15. Oğlum, bilge yürekli olursan, benim yüreğim de sevinir.
16. Dudakların doğru konuştuğunda gönlüm de coşar.
17. Günahkârlara imrenmektense, sürekli RAB korkusunda yaşa.
18. Böylece bir geleceğin olur ve umudun boşa çıkmaz.
19. Oğlum, dinle ve bilge ol, yüreğini doğru yolda tut.
20. Aşırı şarap içenlerle, ete düşkün oburlarla arkadaşlık etme.
21. Çünkü ayyaş ve obur kişi yoksullaşır, uyuşukluk da insana paçavra giydirir.
22. Sana yaşam veren babanın sözlerine kulak ver, yaşlandığı zaman anneni hor görme.
23. Gerçeği satın al ve satma; bilgeliği, terbiyeyi, aklı da.
24. Doğru kişinin babası coştukça coşar, bilgece davranan oğulun babası sevinir.
25. Annenle baban seninle coşsun, seni doğuran sevinsin.
26. Oğlum, beni yürekten dinle, gözünü gittiğim yoldan ayırma.
27. Çünkü fahişe derin bir çukur, ahlaksız kadın dar bir kuyudur.
28. Evet, soyguncu gibi pusuda bekler ve birçok erkeği yoldan çıkarır.
29. Ah çeken kim? Vah çeken kim? Kimdir çekişip duran? Yakınan kim? Boş yere yaralanan kim? Gözleri kanlı olan kim?
30. İçmeye oturup kalkamayanlar, karışık şarapları denemeye gidenlerdir.
31. Şarabın kızıl rengine, kadehte ışımasına, boğazdan aşağı süzülüvermesine bakma.
32. Sonunda yılan gibi ısırır, engerek gibi sokar.
33. Gözlerin garip şeyler görür, aklından ahlaksızlıklar geçer.
34. Kendini kâh denizin ortasında, kâh gemi direğinin tepesinde yatıyor sanırsın.
35. “Dövdüler beni ama incinmedim, vurdular ama farketmedim” dersin,“Yeniden içmek için ne zaman ayılacağım?”
Bölüm 24
1. Kötülere imrenme, onlarla birlikte olmayı isteme.
2. Çünkü yürekleri zorbalık tasarlar, dudakları belalardan söz eder.
3. Ev bilgelikle yapılır, akılla pekiştirilir.
4. Bilgi sayesinde odaları her türlü değerli, güzel eşyayla dolar.
5. Bilgelik güçten, bilgi kaba kuvvetten üstündür.
6. Savaşmak için yöntem, zafer kazanmak için birçok danışman gerekli.
7. Ahmak için bilgelik ulaşılamayacak kadar yüksektir, kent kurulunda ağzını açamaz.
8. Kötülük tasarlayan kişi düzenbaz olarak bilinecektir.
9. Ahmakça tasarılar günahtır, alaycı kişiden herkes iğrenir.
10. Sıkıntılı günde cesaretini yitirirsen, gücün kıt demektir.
11. Ölüm tehlikesi içinde olanları kurtar, ölmek üzere olanları esirge.
12. “İşte bunu bilmiyordum” desen de, insanın yüreğindekini bilen sezmez mi? Senin canını koruyan anlamaz mı? Ödetmez mi herkese yaptığını?
13. Oğlum, bal ye, çünkü iyidir, süzme bal damağa tatlı gelir.
14. Bilgelik de canın için öyledir, bilmiş ol. Bilgeliği bulursan bir geleceğin olur ve umudun boşa çıkmaz.
15. Ey kötü adam, doğru kişinin evine karşı pusuya yatma, konutunu yıkmaya kalkma.
16. Çünkü doğru kişi yedi kez düşse yine kalkar, ama kötüler felakette yıkılır.
17. Düşmanın düşüşüne keyiflenme, sendelemesine sevinme.
18. Yoksa RAB görür ve hoşnut kalmaz ve düşmanına duyduğu öfke yatışır.
19. Kötülük edenlere kızıp üzülme, onlara özenme.
20. Çünkü kötülerin geleceği yok, çırası sönecek onların.
21. Oğlum, RAB'be ve krala saygı göster, onlara başkaldıranlarla arkadaşlık etme.
22. Çünkü onlar ansızın felakete uğrar, insanın başına ne belalar getireceklerini kim bilir?
23. Şunlar da bilgelerin sözleridir: yargılarken yan tutmak iyi değildir.
24. Kötüye, “Suçsuzsun” diyen yargıcı halklar lanetler, uluslar kınar.
25. Ne mutlu suçluyu mahkûm edene! Herkes onu candan kutlar.
26. Dürüst yanıt gerçek dostluğun işaretidir.
27. İlkin dışardaki işini bitirip tarlanı hazırla, ondan sonra evini yap.
28. Başkalarına karşı nedensiz tanıklık etme ve dudaklarınla aldatma.
29. “Bana yaptığını ben de ona yapacağım, ödeteceğim bana yaptığını” deme.
30. Tembelin tarlasından, sağduyudan yoksun kişinin bağından geçtiğimde
31. Her yanı dikenlerin, otların kapladığını gördüm; taş duvar da yıkılmıştı.
32. Gördüklerimi derin derin düşündüm, seyrettiklerimden ibret aldım.
33. “Biraz kestireyim, biraz uyuklayayım, ellerimi kavuşturup şöyle bir uyuyayım” demeye kalmadan,
34. Yokluk bir haydut gibi, yoksulluk bir akıncı gibi gelir üzerine.
Bölüm 25
1. Bundan sonrakiler de Süleyman'ın özdeyişleridir. Bunları Yahuda Kralı Hizkiya'nın adamları derledi.
2. Tanrı'yı gizli tuttuğu şeyler için, krallarıysa açığa çıkardıkları için yüceltiriz.
3. Göğün yüksekliği, yerin derinliği gibi, kralların aklından geçen de kestirilemez.
4. Cürufu gümüşten ayırınca, kuyumcunun işleyeceği madde kalır.
5. Kötüleri kralın huzurundan uzaklaştırırsan kralın tahtı adaletle pekişir.
6. Kralın önünde kendini yüceltme, önemli kişiler arasında yer edinmeye çalışma.
7. Çünkü kralın seni bir soylunun önünde alaşağı etmesindense, sana, “Yukarıya gel” demesi yeğdir.
8. Gördüklerinle hemencecik mahkemeye başvurma; çünkü başkası seni utandırabilir, sonra ne yapacağını bilemezsin.
9. Davanı doğrudan komşunla gör; başkasının sırrını açıklama.
10. Yoksa işiten seni utandırabilir ve bu kötü ün yakanı bırakmaz.
11. Yerinde söylenen söz, çümüş oymalardaki altın elma gibidir.
12. Altın küpe ya da altın bir süs neyse, dinleyen kulak için bilgenin azarlaması da öyledir.
13. Hasatta kar serinliği nasılsa, güvenilir ulak da kendisini gönderenler için öyledir. Böyle biri efendilerinin canına can katar.
14. Yağmursuz bulut ve yel nasılsa, vermediği armağanla övünen kişi de öyledir.
15. Sabırla bir hükümdar bile ikna edilir, tatlı dil en güçlü direnci kırar.
16. Bal buldun mu yeteri kadar ye, fazla doyarsan kusarsın.
17. Başkalarının evine seyrek git, yoksa onları bezdirir, nefretini kazanırsın.
18. Başkasına karşı yalancı tanıklık eden topuz, kılıç ya da sivri ok gibidir.
19. Sıkıntılı günde haine güvenmek, çürük dişe ya da sakat ayağa güvenmek gibidir.
20. Dertli kişiye ezgi söylemek, soğuk günde giysilerini üzerinden almaya, ya da sodaya sirke katmaya benzer.
21. Düşmanın acıkmışsa doyur, susamışsa su ver.
22. Bunu yapmakla onu utanca boğarsın ve RAB seni ödüllendirir.
23. Kuzeyden esen rüzgar nasıl yağmur getirirse, iftiracı dil de öfkeli bakışlara yol açar.
24. Kavgacı kadınla aynı evde oturmaktansa, damın köşesinde oturmak yeğdir.
25. Susamış kişi için soğuk su neyse, uzak ülkeden gelen iyi haber de öyledir.
26. Kötünün önünde pes eden doğru kişi suyu bulanmış pınar, kirlenmiş kuyu gibidir.
27. Fazla bal yemek iyi değildir; hep yüceltilmeyi beklemek de...
28. Kendini denetleyemeyen kişi yıkılmış sursuz kent gibidir.
Bölüm 26
1.Yaz ortasında kar, hasatta yağmur uygun olmadığı gibi, akılsıza da onur yakışmaz.
2. Öteye beriye uçuşan serçe ve kırlangıç gibi, hak edilmemiş lanet de tutmaz.
3. Ata kırbaç, eşeğe gem, akılsızın sırtına da değnek gerek.
4. Akılsıza ahmaklığına göre karşılık verme, yoksa sen de onun düzeyine inersin.
5. Akılsıza ahmaklığına uygun karşılık ver, yoksa kendini bilge sanır.
6. Akılsızın eliyle haber gönderen, kendi ayaklarını kesen biri gibi, kendine zarar verir.
7. Akılsızın ağzında özdeyiş, kötürümün sarkan bacakları gibidir.
8. Akılsızı onurlandırmak, taşı sapana bağlamak gibidir.
9. Sarhoşun elindeki dikenli dal ne ise, akılsızın ağzında özdeyiş de odur.
10. Oklarını gelişigüzel fırlatan okçu neyse, yoldan geçen akılsızı ya da sarhoşu ücretle tutan da öyledir.
11. Ahmaklığını tekrarlayan akılsız, kusmuğuna dönen köpek gibidir.
12. Kendini bilge gören birini tanıyor musun? Akılsız bile ondan daha umut vericidir.
13. Tembel, “Yolda aslan var, sokaklarda aslan dolaşıyor” der.
14. Menteşeleri üzerinde dönen kapı gibi, tembel de yatağında döner durur.
15. Tembel elini sahana daldırır, yeniden ağzına götürmeye üşenir.
16. Tembel kendini, akıllıca yanıt veren yedi kişiden daha bilge sanır.
17. Kendini ilgilendirmeyen bir kavgaya bulaşan kişi, yoldan geçen köpeği kulaklarından tutana benzer.
18. Ateşli ve öldürücü oklar savuran bir deli neyse, komşusunu aldatıp,
19. “Şaka yapıyordum”Diyen de öyledir.
20. Odun bitince ateş söner, dedikoducu yok olunca kavga diner.
21. Kor için kömür, ateş için odun neyse çekişmeyi alevlendirmek için kavgacı da öyledir.
22. Dedikodu tatlı lokma gibidir, insanın ta içine işler.
23. Okşayıcı dudaklarla kötü yürek, sırlanmış toprak kaba benzer.
24. Yüreği nefret dolu kişi sözleriyle niyetini gizlemeye çalışır, ama içi hile doludur.
25. Güzel sözlerine kanma, çünkü yüreğinde yedi iğrenç şey vardır.
26. Nefretini hileyle örtse bile, kötülüğü toplumun önünde ortaya çıkar.
27. Başkasının kuyusunu kazan içine kendi düşer, taşı yuvarlayan altında kalır.
28. Yalancı dil incittiği kişilerden nefret eder, yaltaklanan ağızdan yıkım gelir.
Bölüm 27
1. Yarınla övünme, çünkü ne getireceğini bilemezsin.
2. Seni kendi ağzın değil, başkaları övsün, kendi dudakların değil, yabancı övsün.
3. Taş ağırdır, kum bir yüktür, ama ahmağın kışkırtması ikisinden de ağırdır.
4. Öfke zalim, hiddet azgındır, ama kıskançlığa kim dayanabilir?
5. Açık bir azar, gizli tutulan sevgiden iyidir.
6. Düşmanın öpücükleri aldatıcıdır, ama dostun seni iyiliğin için yaralar.
7. Tok insanın canı balı bile çekmez, aç kişiye en acı şey tatlı gelir.
8. Yuvasından uzak kalan kuş nasılsa, yurdundan uzak kalan insan da öyledir.
9. Güzel koku ve buhur canı ferahlatır, dostun verdiği öğüt insana tatlı gelir.
10. Kendi dostunu da babanın dostunu da bırakma ve felakete uğradığın gün kardeşinin evine gitme; yakın komşun uzaktaki kardeşten yeğdir.
11. Oğlum, bilgece davran ki yüreğim sevinsin, beni ayıplayana yanıt vereyim.
12. İhtiyatlı kişi tehlikeyi görünce saklanır, bönse öne atılır ve zarar görür.
13. Tanımadığı birine kefil olanın giysisini al; bir yabancı için yapıyorsa bunu, giysisini rehin tut.
14. Sabah sabah komşuya verilen gürültülü bir selam küfür sayılır.
15. Kavgacı kadının dırdırı yağmurlu günde damlaların dinmeyen sesi gibidir.
16. Böyle bir kadını dizginlemeye kalkmak, rüzgarı ya da yağı avuçta tutmaya çalışmak gibidir.
17. Demir demiri biler, insan da insanı...
18. İncir ağacını budayan meyvesini yer, efendisine hizmet eden onurlandırılır.
19. Su görüntümüzü nasıl yansıtıyorsa, yürek de insanın içini yansıtır.
20. Ölüm ve yıkım diyarı insana doymaz, insanın gözü de hiç doymaz.
21. Altın ocakta, gümüş potada sınanır, insansa aldığı övgüyle sınanır.
22. Ahmağı buğdayla birlikte dibekte tokmakla dövsen bile, ahmaklığından kurtulmaz.
23. Davarına iyi bak, sığırlarına dikkat et.
24. Çünkü zenginlik kalıcı değildir ve taç kuşaktan kuşağa geçmez.
25. Çayır biçilince, yeni çimen çıkınca, dağlardaki otlar toplanınca,
26. Kuzular seni giydirir, tekeler tarlanın bedeli olur.
27. Keçilerin sütü yalnız seni değil, ev halkını, hizmetçilerini de doyurmaya yeter.
Bölüm 28
1. Kötü kişi kendisini kovalayan olmasa bile kaçar, doğrularsa genç aslan gibi yüreklidir.
2. Ayaklanan ülke çok başlı olur, ama akıllı, bilgili kişi düzeni sağlar.
3. Yoksulu ezen yoksul, ürünü harap eden sağanak yağmur gibidir.
4. Yasayı terk eden kötüyü över, yerine getirense kötüye karşı çıkar.
5. Kötüler adaletten anlamaz, RAB'be yönelenlerse her yönüyle anlar.
6. Dürüst bir yoksul olmak, yolsuzlukla zengin olmaktan yeğdir.
7. Kutsal Yasa'yı yerine getiren çocuk akıllıdır, oburlarla arkadaşlık edense babasını utandırır.
8. Faiz ve tefecilikle malına mal katan kişi, bunu yoksullara acıyan için biriktirir.
9. Yasaya kulağını tıkayanın duası da iğrençtir.
10. Dürüst kişileri kötü yola saptıran kendi kazdığı çukura düşer. İyiliği, özü sözü bir olanlar miras alacak.
11. Zengin kendini bilge sanır, ama akıllı yoksul onun içini okur.
12. Doğruların zaferi coşkuyla kutlanır, ama kötüler egemen olunca insan kaçacak yer arar.
13. Günahlarını gizleyen başarılı olmaz, itiraf edip bırakansa merhamet bulur.
14. Günahtan çekinen ne mutludur! inatçılık edense belaya düşer.
15. Yoksul halkı yöneten kötü kişi kükreyen aslan, saldırgan ayı gibidir.
16. Gaddar önderin aklı kıttır; haksız kazançtan nefret edense uzun ömürlü olur.
17. Adam öldürmekten vicdan azabı çeken, mezara dek kaçacaktır; kimse ona yardım etmesin.
18. Alnı ak yaşayan kurtulur, yolsuzluk yapan ansızın yıkıma uğrar.
19. Toprağını işleyenin ekmeği bol olur, hayal peşinde koşansa yoksulluğa doyar.
20. Güvenilir kişi bolluğa erer, zengin olmaya can atansa beladan kurtulamaz.
21. Hatır gözetmek iyi değildir, çünkü insan bir lokma ekmek için bile suç işler.
22. Cimri servet peşinde koşar, yoksulluğa uğrayacağını düşünmez.
23. Başkasını azarlayan sonunda pohpohlayandan daha çok beğeni kazanır.
24. Annesini ya da babasını soymayı günah saymayan, haydutla birdir.
25. Açgözlü kavga çıkarır, RAB'be güvenense bolluk içinde yaşar.
26. Kendine güvenen akılsızdır, bilgece davranan güvenlikte olur.
27. Yoksula verenin eksiği olmaz, yoksulu görmezden gelense bir sürü lanete uğrar.
28. Kötüler egemen olunca insan kaçacak yer arar, ama kötüler yok olunca doğrular çoğalır.
Bölüm 29
1. Defalarca azarlandığı halde dikbaşlılık eden, ansızın yıkıma uğrayacak, çare yok.
2. Doğru kişiler çoğalınca halk sevinir, kötü kişi hükümdar olunca halk inler.
3. Bilgeliği seven babasını sevindirir, fahişelerle dostluk eden malını yitirir.
4. Adaletle yöneten kral ülkesini ayakta tutar, rüşvet alansa çökertir.
5. Başkasını pohpohlayan kişi, ona tuzak olur.
6. Kötünün başkaldırısı kendine tuzak olur, doğru kişiyse ezgi söyler ve sevinir.
7. Doğru kişi yoksulların hakkını verir, kötü kişi hak hukuk nedir bilmez.
8. Alaycı kişiler kentleri bile karıştırır, bilgelerse öfkeyi yatıştırır.
9. Bilge kişiyle davası olan ahmak kızar, alay eder ve rahat vermez.
10. Kana susamışlar dürüst kişiden nefret eder, doğrularsa onun canını korur.
11. Akılsız hep patlamaya hazırdır, bilgeyse öfkesini dizginler.
12. Hükümdar yalana kulak verirse, bütün görevlileri de kötü olur.
13. Zorbayla yoksulun ortak bir noktası var: ikisinin de gözünü açan RAB'dir.
14. Yoksulları adaletle yöneten kralın tahtı hep güvenlikte olur.
15. Değnekle terbiye bilgelik kazandırır, kendi haline bırakılan çocuksa annesini utandırır.
16. Kötüler çoğalınca başkaldırı da çoğalır, ama doğrular onların düşüşünü görecektir.
17. Oğlunu terbiye et, o da sana huzur verecek ve gönlünü hoşnut edecektir.
18. Tanrısal esinden yoksun olan halk sınır tanımaz olur. Ne mutlu Kutsal Yasa'yı yerine getirene!
19. Köle salt sözle terbiye edilemez, çünkü anlasa da kulak asmaz.
20. Sözünü tartmadan konuşan birini tanıyor musun?Akılsızın durumu bile onunkinden daha umut vericidir.
21. Çocukluğundan beri kölesini şımartan, sonunda cezasını çeker.
22. Öfkeli kişi çekişme yaratır, huysuz kişinin başkaldırısı eksik olmaz.
23. Kibir insanı küçük düşürür, alçakgönüllülükse onur kazandırır.
24. Hırsızla ortak olanın düşmanı kendisidir, mahkemede yemin etse de bildiğini söylemez.
25. İnsandan korkmak tuzaktır, ama RAB'be güvenen güvenlikte olur.
26. Hükümdarın gözüne girmek isteyen çoktur, ama RAB'dir insana adalet sağlayan.
27. Doğrular haksızlardan iğrenir, kötüler de dürüst yaşayanlardan.
Bölüm 30
1. Massalı Yake oğlu Agur'un sözleri: bu adam şöyle diyor: “Yoruldum, ey Tanrım, yoruldum ve tükendim.
2. Gerçekten ben insanların en cahiliyim, bende insan aklı yok.
3. Bilgeliği öğrenmedim, Kutsal Olan'a ilişkin bilgiden de yoksunum.
4. Kim göklere çıkıp indi? Kim yeli avuçlarında topladı? Suları giysisiyle sarıp sarmalayan kim? Kim belirledi dünyanın sınırlarını? Adı nedir, oğlunun adı nedir, biliyorsan söyle!
5. Tanrı'nın her sözü güvenilirdir, o kendisine sığınan herkese kalkandır.
6. O'nun sözüne bir şey katma, yoksa seni azarlar, yalancı çıkarsın.
7. Ey Tanrı, iki şey diledim senden: ben ölmeden bunları esirgeme benden.
8. Sahtekârlığı, yalanı benden uzak tut, bana ne yoksulluk ne de zenginlik ver; payıma düşen ekmeği ver, yeter.
9. Yoksa bolluktan, ‘Kimmiş RAB?’ diye seni yadsır, ya da yoksulluktan çalar ve Tanrım'ın adını lekelemiş olurum.
10. “Köleyi efendisine çekiştirme, yoksa sana lanet eder, sen de suçlu çıkarsın.
11. Öyleleri var ki, babalarına lanet eder, annelerine değer vermezler.
12. Öyleleri var ki, kendilerini tertemiz sanırlar, oysa kötülüklerinden arınmış değiller.
13. Öyleleri var ki, kendilerinden üstün kimse yok sanır, herkese tepeden bakarlar.
14. Öyleleri var ki, dişleri kılıç, çeneleri bıçaktır, mazlumlarla yoksulları yutup yeryüzünden yok ederler.
15. Sülüğün iki kızı vardır, adları ‘Ver, ver’ dir. Hiç doymayan üç şey,‘Yeter’ demeyen dört şey vardır:
6. Ölüler diyarı, kısır rahim, suya doymayan toprak ve ‘Yeter’ demeyen ateş.
17. Babasıyla alay edenin, annesinin sözünü hor görenin gözünü vadideki kargalar oyacak; o akbabalara yem olacak.
18. Aklımın ermediği üç şey, anlamadığım dört şey var:
19. Kartalın gökyüzünde, yılanın kayada, geminin denizde izlediği yol ve erkeğin genç kızla tuttuğu yol.
20. Zina eden kadının yolu da şöyledir: Yer, ağzını siler, Sonra da, ‘Suç işlemedim’ der.
21. Yeryüzü üç şeyin altında sarsılır; katlanamadığı dört şey vardır:
22. Kölenin kral olması, budalanın doyması,
23. Nefret edilen kadının evlenmesi ve hizmetçinin hanımının yerine geçmesi.
24. “Dünyada dört küçük yaratık var ki, çok bilgece davranırlar:
25. Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler.
26. Kaya tavşanları da güçsüz bir topluluktur, ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar.
27. Çekirgelerin kralı yoktur, ama bölük bölük ilerlerler.
28. Kertenkele elle bile yakalanır, ama kral saraylarında bulunur.
29. “Yürüyüşü gösterişli üç yaratık, davranışı gösterişli dört yaratık var:
30. Hayvanların en güçlüsü olan ve hiçbir şeyin önünde pes etmeyen aslan,
31. Tazı, teke ve ordusunun başındaki kral.
32. “Eğer budala gibi kendini yücelttinse ya da kötülük tasarladınsa, dur ve düşün!
33. Çünkü nasıl sütü dövünce tereyağı, burnu sıkınca kan çıkarsa, öfkeyi kurcalayınca da kavga çıkar.”
Bölüm 31
1. Massa Kralı Lemuel'in sözleri, annesinin ona öğrettikleri:
2. “Oğlum, rahmimin ürünü, ne diyeyim? Adaklarımın yanıtı oğlum, ne diyeyim?
3. Gücünü kadınlara, gençliğini kralları mahvedenlere kaptırma!
4. “Şarap içmek krallara yakışmaz, ey Lemuel, Krallara yakışmaz! İçkiyi özlemek hükümdarlara yaraşmaz.
5. Çünkü içince kuralları unutur, mazlumun hakkını yerler.
6.İçkiyi çaresize, şarabı kaygı çekene verin.
7. İçsin ki yoksulluğunu unutsun, artık sefaletini anmasın.
8. Ağzını hakkını savunamayan için, kimsesizin davasını gütmek için aç.
9. Ağzını aç ve adaletle yargıla, mazlumun, yoksulun hakkını savun.”
10. Erdemli kadını kim bulabilir? Onun değeri mücevherden çok üstündür.
11. Kocası ona yürekten güvenir ve kazancı eksilmez.
12. Kadın ona kötülükle değil, yaşamı boyunca iyilikle karşılık verir.
13. Yün, keten bulur, zevkle elleriyle işler.
14. Ticaret gemileri gibidir, yiyeceğini uzaktan getirir.
15. Gün ağarmadan kalkar, ev halkına yiyecek, hizmetçilerine paylarını verir.
16. Bir tarlayı gözüne kestirip satın alır, el emeğiyle kazandığı parayla bağ diker.
17. Giyinip kollarını sıvar, canla başla çalışır.
18. Ticaretinin kârlı olduğunu bilir, çırası gece boyunca yanar.
19. Eliyle örekeyi tutar, avucunda iği tutar.
20. Mazluma kollarını açar, yoksula elini uzatır.
21. Kar yağınca ev halkı için kaygılanmaz, çünkü hepsinin iki kat giysisi vardır.
22. Yatak örtüleri dokur, kendi giysileri ince mor ketendendir.
23. Kocası ülkenin ileri gelenleriyle oturup kalkar, kent kurulunda iyi tanınır.
24. Kadın diktiği keten giysilerle ördüğü kuşakları tüccara satar.
25. Güç ve onurla kuşanmıştır, geleceğe güvenle bakar.
26.Ağzından bilgelik akar, dili iyilik öğütler.
27. Ev halkının işlerini yönetir, tembellik nedir bilmez.
28. Çocukları önünde ayağa kalkıp onu kutlar, kocası onu över.
29. “Soylu işler yapan çok kadın var, ama sen hepsinden üstünsün” der.
30. Çekicilik aldatıcı, güzellik boştur; ama RAB'be saygılı kadın övülmeye layıktır.
31. Ellerinin hak ettiğini verin kendisine, yaptıkları için kent kurulunda övülsün.