Çeviren: Cemal SÜREYA
İnsan iki yaşında da öyle başlar işte
Ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan,
Cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre,
Derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından.
Öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya,
Kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne,
Sen misin bu, bir başkası mı yoksa,
Yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de
Bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi?
Bu dökülen, bu inen bir park kanepesine,
Nedir? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi?
Öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine
Arttıkça artan kıvamını bulan acılardan:
Yüreğinde ulaşılmayanın özlemi, uzak yıldızlar,
Faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman
Öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar.
Uçaraktan yüce yüce gök katlarından
Çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar,
Ve denizler bir iç çekiş kadar ansızın,
İşte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar.
Yulafların üstünde, sırtüstü, yaz geceleri,
Yakarır durur: her şey yerini alsın diye,
Sakınarak gözünden şafağı ve evreni
Öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle.
Öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle.