Сегодня день рождения у
Никто не пишет литературу для гордости, она рождается от характера, она также выполняет потребности нации...
Ахмет Байтурсынов

02.03.2016 2475

Marjan ERŞU: "Şopen Kalbi"

Язык оригинала: Шопеннің жүрегі

Автор оригинала: Marjan ERŞU

Автор перевода: Gülnur KORKUT

Дата: 02.03.2016







“ İnsanların birçoğuna akıl verilmesine rağmen, kalp herkese verilmemiştir”

Baurjan MOMIŞULI


Шопен.jpg
  

Sihirli sazların kucağında dolaşan Şopen ilk defa aşık oldu. Sanatçıyı çekiciliği ile kendisine bağlayan güzelin adı Konstantsiya idi. Şopen’in duyguları o kadar içten ve derindi ki Konstantsiya’siz geleceğini hayal bile edemiyordu. İki gencin evlenebilmesi için büyük paralara ihtiyaç vardı. Şopen para kazanmak için Viyana’dan Paris’e gelir. Paris’te zengin bir ailenin çocuklarına müzik dersi verir, uzaktan sevgilisini özlemle anarak, sürekli mektup yazar. “Sevgilim, hediye ettiğin yüzüğün parmağımda. Şu anda yüzüğümü öperek, sana mektup yazıyorum. Biliyor musun, benim kalbim senin temiz ateşinden güçlenmektedir. Biz gençliğimizin en mutlu dönemini yaşıyoruz. Hafif ve nazik çiçeklerde senin kokun, şırıl şırıl akan nehirde senin sesin. Benim içimi senin var oluşun sarıyor. Sana olan sevgim sınırsız. Kalbimdeki bu ateşi sen söndürmeyeceksin diye inanıyorum”. Ne çare, sıcak duygular dolu mektuplar rüzgar ile uçtu. Şopen’i uzak beklemeyen Konstantsiya kuyumcu dükkanının sahibi ile evlendi. Bunu duyan Şopen sevgilisinin ona verdiği yemini bozduğuma çok sinirlendi. “Keşke çok param olsaydı, Konstantsiya benimle evlenirdi” diyerek üzüldü. Başarısız sevginin ızdırabından ve acısından uzun zamandır kurtulamadı. Güller kırıldı, ellerinde dikenleri kaldı. Yalnızlık ve üzüntü zincirinden kurtulmak kolay olmadı. Fakat aniden… Birgün Marianna isimli bir genç bayanla karşılaştı. Duygularının Konstantsiya ile ölüp kaldığını düşünen o, müziğe çok önem verdi, müzisyen olarak ünü bu dönemde yayıldı. Şopen’in hayatına aydın bir ışık girdi. Marianna onun ilhamını uyandıran bir güç, hedeflerine ulaşmada gökyüzündeki bir yıldızı oldu. Aşk ateşi alev alev yaktığında kalbine sanki tüm dünya sığmış gibiydi. Ünlü eserleri ve sponsorları sayesinde durumu da iyileşmeye başladı. Marianna ve Şopen’e sadece nikahlarını kıyıp, yuva kurmak kaldı. Yön – Dresden olarak değişti. Oradaki bir zengin ailenin çocuklarına müzik dersi vermek için birkaç ay için davetiye geldi. Karşılığı büyük miktar para olduğunu için Şopen sevine bu teklifi kabul etti. Evlilik ertelendi. Paris’e geri dönen Şopen korkunç bir haber aldı. Kalbi durmuştu sanki… Sevgilisi Kont ile evlenmişti. Müzisyen ve Kont. Sanat ve Para. Aşk ve İhanet. Duygusal müzisyenin aşktaki ikinci başarısızlığı ölüm gibi geldi ona. Hayatta aşktan paranın yüksek tutulduğuna üzüldü. Marianna’nın ihaneti hem kalbini yaraladı hem de düşünme kabiliyetini etkiledi. Derin üzüntüde battı. Hiçbir zaman aşkı yüksek tutmayacaksın. Ümitlenmeyeceksin. Çektiklerimin tümü, ümitlerimden kaynaklandı diye düşünmeye başladı.


Hava bozuldu, yağmur yağıyordu. Şopen karanlık bir odada kendisini saran üzüntüyü atmak için bir yere gitmek istedi. Nereye? Kontes Benetta’nın evine davet edildiğini hatırladı. Hiç düşünmeden çabucak giyindi, eve doğru yol aldı. Kontes’in Misafirler Evi’nde hareketli bir ortam ile karşılaştı. Şopen piyanoya yaklaştı, içinden gelen bir müziği çalmaya başladı. Eserini bitirdikten sonra, kafasını kaldırdı ve o, Allah’ım, karşısında üstü işlenmiş, uzun eteği yere kadar uzanan kırmızı elbiseli yabancı bir bayan duruyordu. Boynunda bir sıra inci dizilmiş kolyesi vardı. İnce belinde ince bellik. Kocaman kara gözleri ve kara saçları vardı. Görkemliliği ile ilgi çekiyordu.


Bayan gülümseyerek, içini alev alev yakan ateşini saklayamayan bir hevesle “Neden durdunuz, neşeli müzik çalarmısınız, neşeli” dedi. Şopen’in güzel yüzünde sanki pembe bir ışık yandı. Uzun bembeyaz parmakları piyano klavyelerinden kaymaya başladı. Neşeli, hareketli bir müzik odaya sanki bir aydınlık getirdi. O akşamdan Şopen değişik bir zevk aldı. Oynak düşünceleri, akıllı sözleri, nazlı hareketleri, güzel yüzü ile hızlı bir şekilde Şopen’in gönlünü alan güzelin adı – Jorzonda idi… Birkaç gün sonra ikisi elma bahçesinde başbaşa kaldılar. Kız ellerini adama uzattı. Adam kızın ellerini sıktı. Sonra gülümseyerek birbirlerine baktılar. Sımsıkı sarıldılar. Sonunda beraberdiler. Onlar on yıl boyunca birbirlerine destek oldular. Bu bayan Şopen’in eserlerini olumlu etkiledi. Ümidi canlandı, inancı arttı. Cesaretine cesaret, ilhamına ilham katıldı. Sanatında en üst noktaya ulaştı. Şopen’e mutlu anları yaşatan bu güzel kadın, hem güzel hem akıllı idi. Hepsi aniden oldu… Şopen hastalandı. Sıtma hastalığının ilk belirtileri ortaya çıktığında, Jorzonda çok değişti. Gerçek yüzü açıldı. O hayal kırıklığına uğramaya başladı. Şopen gene ümitlendi. Nafile… Tekrar karanlığa battı. Kader gene Şopen’i yalnız bıraktı. Bundan sonra kendisi soğukkanlığı seçti, derin düşüncelere daldı. Bir gün onun kapısına nefes nefese onun yeteneklerine hayran Marselina isimli zarif bir bayan geldi. Şopen’in sadık, koruyan bakıcısı olabilen bu bayan o kadar saftı ki, Şopen’in eserlerini anlamasını bırak, onun kalbinde olan şiddetli fırtınaları bile hissetmedi. Gözlerinden içindeki sırları göremedi. Gülüşünü anlamadı. Şopen ona, “benim vızıldayan kara sineğim” derdi. “Vızıldayan kara sineği” onun derininde gömülüp kalan canı uyandıramadı. Şopen kendisini işine adadı. Yeni eserleri sık sık çalındı, meşhur oldu. Bir akşam toplantısına o da özel olarak davet edildi. Şopen burada toplanan insanların sıcak ilgisine ve nezaketlerine doyamadı. Aniden bakışı tanıdık bir yüze takıldı. Evet, bu Jorzonda idi. Pişmanlık mı, hayranlık mı, aşk mı, kim bilir, ama o Şopen’e doğru koştu. Şopen’in bebek yüzünün rengi kaçtı. Öfkeli kalbi ve gözlerini dolduran bir damla yaşı gizlemek için ters döndü ve evden çıkıp gitti. Üzüntülü olan Şopen sonbaharın soğuğunu da hissetmedi. Sararmış yapraklar yerde dağılmıştı. İnsanların ayaklarıyla ezilmiş olan yapraklar Şopen’in kalbine benziyordu. Yapraklara kasvetli bakan o kendisinin dördüncü defa aşık olamayacağını anladı. İçine üzüntülü bir müzik doğdu. Piyanosuna yetişmek için acele etti…


P.S. Fransa’nın ünlü müzisyeni Şopen, “öldüğümde kalbimi Varşova’ya gömün” demiş. Ünlü sanatçıya saygı duyarak, ona tapan insanların bu isteğini yerine getirdikleri kesindir. Günümüzde Varşova’nın Uluslararası Havalimanı Şopen adını taşıyor. Şopen Müzesi, Şopen parkı şehrin en görkemli yerinde yer almıştır. Parkı satranç tahtası gibi dizilen çimler süslemiştir. Şopen’in asıl kalbi ise buradaki Kostyol’de (Katolik Kilisesi) toprağa verilmiş. Parktaki Şopen heykelinin yanına giden kimse onun ölümsüz eserlerin duyabilir, ruhani zevk alır. Şopen eserlerini çatan sanatçılar için bu yerde yarışmalar düzenleniyormuş.