Bugünkü padişahımızın atası Petr Velikiy (Ünlü Pyotr) adlı padişah, bir gün kilisede bulunduğu sırada bir çok insanın arkasında duran, dikkatlice padişaha bakıp bakıp, börküyle gizleyerek bir şeyler çizen bir çocuğa gözü ilişti. Bu durum başka hiç kimsenin dikkatini çekmedi, sadece aklı kemâle ermiş padişah bu çocuğa gözünü dikip baktı. Dilek dileyen halk, daha sonra, ikiye ayrılıp, padişaha yol verdi. Bunun üzerine padişah dosdoğru biraz önceki çocuğun yanına gitti. Çocuk elindeki çizgiyle oyalanmaktaydı, padişahın yanına geldiğini hiç mi hiç fark etmedi. Padişah nazik bir sesle sorar:
- Ne yapıyorsun? - Senin yüzünü çizeyim, demiştim. - Onu ne yapacaksın? - Ünün, şöhretin yeryüzüne yayılmış padişahım, senin resmini çizip, hayatım boyunca vücudumda taşıyayım, demiştim.
- Hani, göstersene çizdiğini?
O ana kadar korkmadan cevap veren çocuk, çizdiğini göster dendiğinde sıkıldı, utansa da çizdiği kâğıdı edepli bir şekilde padişaha verdi. Padişah baktı ki, resim öyle gösterişli de değil, en nihayet, çocuğun gücü yettiği kadar çizdiği resim, çocuk daha o yaşta resim yapmayı nereden bilsin? Böyle de olsa, bilimli ve akıllı padişah çocuğun istekli ve zeki olduğunu anlayıp, okula verdirdi. Sonunda o çocuk bütün Rus yurdunda meşhur, Matveyev adıyla bilinen bir ressam oldu. |
Петр Великий деген осы күнгі ақ патшамыздың бабасы бір күні шіркеуде тұрғанда көп адамның артқы жағында үңіліп патшаға қарап, бөркімен қалқалап қана бір нәрсені сызып тұрған балаға көзі түседі. Мұнымен бөтен кісінің ісі жоқ, жалғыз-ақ ақылы кемел патша сол бала-екеш балаға да көзін салып тұрған екен. Тілек тілеп болған соң, жұрт екі жарылып, патшаға жол беріпті. Сонда патша тұп-тура манағы балаға барды. Бала қолындағы сызуымен болып тұрып, тіпті патшаның қасына келгенін де байқамай қалыпты. Сонда жұмсақ шыраймен патша сұрайды:
|