Әдебиеттi ешкiм мақтаныш үшiн жазбайды, ол мiнезден туады, ұлтының қажетiн өтейдi сөйтiп...
Ахмет Байтұрсынұлы
Басты бет
Арнайы жобалар
Аударма
MAİLİN  Beyimbet, "Arıstanbay'ın Oğlu Mukuş"

25.11.2013 1590

MAİLİN  Beyimbet, "Arıstanbay'ın Oğlu Mukuş"

Негізгі тіл: ''Arıstanbay'ın Oğlu Mukuş''

Бастапқы авторы: MAİLİN Beyimbet

Аударма авторы: not specified

Дата: 25.11.2013

Arıstanbay’ın oğlu – Mukuş

 

Eğer bir gün burnu eğri, fırlak gözlü, sarı cılız yüzlü bir adamla karşılaşırsanız Arıstanbay’ın oğlu Mukuş olduğunda emin olun

Mamafih, aula murahhas biri gelirse o kendisi memnuniyyetle kendini hatırlatır – hemen gelen misafirin etrafında dört dönecek, bir adım bile ayrılmayacak.

-   Ah, ne iyi ettin de geldin, canım benim! Seni beklemekten gözlerimiz yollarda kaldı artık! – gelenlere sen diyor, kazaklarda sen demesiyle pohpolanmasını ifade ediyor.

-   Ölene kadar Sovyet iktidarına hizmet etmeye hazırım! – ateşli ateşli diyor.

Ama eğer bu sözlerden sonra da şaşkınlığını gösterirsen, Mukuş kendi göğüsüne vurmaya başlayacak.

-   Evet, ben fakir – aktivistim (faal üye)! Ben Arıstanbay’ın oğlu Mukuş’um ya! Duydunuz mu?

O zaman gerçekten karşında olanın o Mukuş’un olduğunu anlayacaksın.

İlk kez ben onu aulun meclisinde gördüm. O zamanlar aktivistler ve Komsomol üyeleri kolhozun (kolektif çiftlik Sovyet zamanı) imalat planını hazırlıyordular. Aniden su taştığı gibi biri içeri bastı.

-   Murahasslar nerede? Siz misiniz yoksa? – üstüme üstüme biri yürüdü.

-   Ne istemiştiniz?

-   Bak: ben fakir aktivistim. Buralarda beni her kez tanır. Ben Mukuş’um, Arıstanbay’ın oğlu! Toplantılara bizim kolhozumuz bir temsilci göndermeli. Beni göndermelerini rica ettim, ama bizim başkanımız istemiyor. Gerçi o zaten baltalamacı. Onun dedesi Peyğamber’in mezarına hac ziyareti yapmış. Ama ben intikamımı almadan, onu işinden etmeden rahatlayamam.

Ben hemen anlamadım her şeyi, bu yüzden bir kaç soru sordum. Soruları sorduğumda Mukuş kaşınmaya başladı:

-   Bu bürokrasidir! – o bağırdı. – burası sağ ve sol sapmadır! Ama ben nereye başvuracağımı biliyorum!

Kolhoz tüm işlerini kendisi çekip çeviriyor. Eğer murahhaslardan herhangi biri kalkıp ta emretmeye başlarsa hangi işi konuşabilir ki? Bunları Mukuş’a anlatmak istedim, ama hiç dinlemedi. Ama o daha çok kızıştı:

-   Hayır, hayır, bu iş aşırılığa kaçtı artık! Siz aşarıcısınız!

Üç kat temiz de olsan, dürüs te olsan, ama eğer buna benzer bir konuda seni suçlasalar ister istemez şaşırıp kalırsın.

Mukuş çıktıktan sonra orada toplananlara onun kim olduğunu sordum, ama ordakiler birbirilerine baktılar, sustular. Nihayet rençper öfkelenerek dedi:

-   Ne susuyorsunuz? Söylesenize!

-   Sen kendin peki? – diğerleri ona çattılar. Dosan bakındı, Mukuş’un orada olmadığını ve kapının arkasında saklanmadıpından emin olup sakince dedi:

-    Yeter artık Mukuş’un başımızı şişrtmesi! Onu artık temize çıkarmamız lazım! Onun kim olduğunu biliyor musunuz?

-   Biz tabi ki de biliyoruz! – her kes derinden nefes aldı.

Ama bu sırada konu değişti. Her kesin aniden işi çıktı., hepsini işi başından aşıyormuş  - birilerinin ekin işi, diğerlerinin – üretim planı yapmaları lazımmış. Mukuş hakkında konuşmaya hiç kimin vakti yoktu.

Merkez komitesi partisi için yapılacak kararname için aula öğretmenler, murahhaslar, vekşller gelmiştiler. Ben de bir kez daha «Enbek» kolhozuna gitmeli oldum. Kolhozun yönetimi için ayarlanan toplantılar bir odalı tahtadan yapılan evde geçiyordu.  Duvar boyunca sandalyeler duruyordu. Kolhozun başkanı genç yiğit Salimdi. Selap verip, kocaman, nasırlı, sıkı sıkı tutan elini bana uzattı. Baştan aşağı bakıp: «Galiba geçmişte rençperdi» düşünüp karar verdim. Sonradan öğrendim ki, doğru düşünmüşüm: anketten Salim’in on sene reçperlik ettiğini öğrendim.

-    Yazmayı okumayı biliyorum. Geçen sene reçperlikten canını kurtarmış. Kolhozun üyeleri beni başkan seçtiler , ben işte çalışıyorum, - Salim kendisini bana takdim etti.

Yönetim grubunun ikinci üyesi kırmızı yüzlü, yakışıklı, genç, şehirliler gibi giymiş, öğretmendi, kendi sözlerinden kolhoza yazma okumayı öğretmek için gelmiş.

-    Salim çok meşgül, işleri başından aşıyor, - o dedi.

Masada kağıt vardı.  Kağıda büyük, eğri büğrü harflerle «Rapor» kelimesi yazılmıştı. «Enbek» kolhozu yaz ekini için yüzde yüz hazırdı. Kağıdın aşağısında eğri «Salim» yazılmıştı. 

-            Bizim Mukuş isimli bir aktivistimiz vardı. Belki duymuşsunuzdur?

-   Salim gülümsedi.

O ismi duyduğumda ben biraz tetiklendim:

-    Evet, sayılır?

-      Evde. Kolhozdan ayrıldı. Şimdi o tek başına çalışan köylüdür. Tüm aulu toplayıp toplantı yaptık. Mukuş ta geldi.

Biraz sakinleşmişti, akıllanmıştı. Eski inadını göremedim. Ama yine de zaman bulup bana yaklaştı, ciddi ciddi fısıldadı:

-      Ne iyi etmişsiniz de gelmişsiniz. Sabırsızlıkla bekliyorduk...

Rapordan sonra ilk elini Mukuş kaldırdı, konuşmak için izin istedi

-           Benim kolhozdan ayrılıp tek başıma çalışmama izin verir misiniz?

-           İzin vermeyeceğimizi kim söyledi ki? – hemen Salim cevap verdi.

Mukuş kül rengi aldı. Keçi gibi gözleri yuvarlanıp çıktı. Tüm bedeni titredi, kafasındaki kulaklıklı şapkasını çıkraıp, tüm gücüyle yere vurdu. Yerden çok toz kalktı.

-           Salim benim ağzımı kapatıyor! Lafımı bitirmeme izin vermiyor! Bu keyfilik demektir! Bürokrasidir bu! Şikayet edeceğim!.. – o bağırdı.

-           Neye şikayet edeceksiniz? Seni mecbur eden yok.

Her kes artık konuşmaya başladı.

«Enbek» kolhozunun üyeleri sık sık yaptıkları toplantıda Mukuş’u kaz gibi yolduklarını anlatıyordular.  Konuştuklarından ben bunları anladım:

1.    Onun babası Arıstanbay - açıkgözlü. Bir zamanlar bayların yardakçısıydı, üstelik rüşvet de alıyordu. Mukuş ta babasının gittiyi yolla gidiyordu.

     2.    Kolhoz oluşana kadar Mukuş  tüm aulu korkuda tutuyordu.

     3.    On sekiz büyük baş hayvanı vardı, kolhoza girdiğinde ise üç taneydi. Diğer hayvanları sattı, kesti, dağıttı ona buna.

     4.    Kolhozun üyesi olduğu sürece insanların arasına fitil koyuyordu. Sözleriyle her kesi zehirliyordu.

     5.    Merkez komitesinin yazdığı mektubu kendi bildiği gibi anlattı,  kendisiyle kolhozdan ok ikiyi aileyi ayırdı.

     6.    Kolhozun inşaatı hakkında farklı farklı yalnış uydurmalar, iftiralar konuştu...

Bunlarin hepsini aul toplantılarında Mukuş’un yüzüne de dediler. Mukuş coştu, öfkesi topuklarına çıktı, kudurmuş deve gibi:

-    Bu hem sağ sapmadır, hem sol sapmadır! İktidar görevini kötüye kullanmak demektir! Bu kada fazladır artık! Sapıklıktır bu! Yalnız başına çalışanlara karşı şiddettir! Ben protesto ediyorum! Ben şikayet edeceğim! Ben...

Onun sözünü kesip, kısaca cevap verdiler:

-    İstediğin kadar şikayet et! Ama şimdi kayb ol burdan!

Mukuş’un yalanlarına inanan on iki fakir aile hatalarını kabul edip kolhoz toplantısına başvurdular, onları yeniden kolhoza almalarını rica ettiler. Ricalarını kabul ettiler.

Ben oradan ayrıldığımda yolda Mukuş ile karşılaştım. O da doru atını kamçılaya kamçılaya bir yere gidiyordu.

 

1930

Көп оқылғандар